|
||
![]() |
Ülkenin Harcında Yel Olamamak… | |
Süleyman Özerol | ||
1998 yılında Cumhuriyetin 75. Yılı nedeni ile gazetemiz Malatya Yorum’u 75. Yıl özel sayısı olarak hazırladık ve yayınladık. Bu sayıda Malatya’daki tüm kamu kurumları ile işbirliği yaparak cumhuriyet dönemini kapsayan durumlarını ve gelişimlerini belirten yazılar aldık ve bu özel sayıda yer aldı. 24 sayfalık gazetede benim de İnce Düşünceler köşemde bir cümlelik köşe yazım yer aldı; “Bu ülkenin harcında yel bile olamayanların cumhuriyeti eleştirmeye hakları olamaz.” Ülkenin harcında dedelerimizin kanı var. Ülkenin harcında yeni bir ülke yaratanların emeği var. Ülkenin harcında fabrikalar, demiryolları, tüneller, barajlar var Üniversiteler, köy enstitüleri, mesleki ve teknik okullar var. Ülkenin harcında bugün üstünde yaşadığımız topraklar var. “Ülkenin harcında yel bile olamayanlar” ise; Orhan Veli’nin şiirinde dile getirdiği “nutuk söyleyenler”…
“Neler yapmadık şu vatan için Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik
Cumhuriyetin ilk on beş yılında yapılanları küçümsemek akıl noksanlığına işaret eder. O kadar sorun yaşamış bir halk ile yeni bir ülke kurmak herhalde kolay bir şey değildi… Elbette ki Cumhuriyet bir önceki yönetimden yani padişahlıktan kat kat üstün bir yönetim biçimidir. Uygulamalar ise ayrı bir konu. Çünkü demokrasi kültürünün gerçek anlamda yerleşmeyişi, “Vatan Millet Sakarya” edebiyatı yapan sahte demokratların çoğalması, dinin siyasete ve ticarete alet edilmesi, cumhuriyetin kazanımlarına saldırmaktan geri durmayan siyasi yapıların oluşması; diğer yandan emperyalistler ve bunların ülke içindeki yandaşları pek çok kötü olay yaşamamamızın nedeni oldu. Demokrasi kültürünün yerleşmeyişinin sonucu olarak her on yılda bir darbeler yaşadık. Anayasada var olan temel hak ve özgürlükler faşist düşünceler temelinde sınırlanarak, belirli kesimlere göre biçimlendirildi. Özellikle din ve vicdan özgürlüğü belirli düşüncelere göre devlet eliyle yapılandırılmaya çalışıldı. Eğitim, kültür ve sağlık gibi temel gereksinimler gündelik değişimlerle iyileştirilmeye çalışıldı. Köklü değişimler yapılamadığından sürekli sorun yaşandı. Ve daha pek çok olumsuz örnekler var… Şöyle geriye doğru, yarım yüzyıl öncesine gidelim ve öğrencilik yıllarımdan bir anımı anlatayım. Akçadağ İlköğretmen Okulunda edebiyat dersinde Ziya Gökalp’ın “Vatan” şiirini işliyoruz. Edebiyat öğretmenimize sordum; “Ziya Gökalp ‘Fabrikalar, tersaneler Türkündür, yani halkındır’ diyor. Bugün bunu savunanlar solcular, ancak Ziya Gökalp’a sağcılar sahip çıkıyor. Bu ters bir durum değil mi?” Edebiyat konusunda kendisinden çok şey öğrendiğim edebiyat öğretmenim Rıfat Vatan, bu soruma doyurucu bir yanıt veremedi. O zaman 15-16 yaşlarında idim ve ilkokuldan itibaren okumaya merakımdan dolayı pek çok konuda bilgi edinmiştim. Bugün o günleri anımsayıp düşünüyorum… Bu ülkenin harcında yel bile olmayanlar Truva Atı yaratarak ulusal ve kutsal değerlerden oluşan kültür yerine yapay kültürler yaratarak para kazanmak uğruna bu değerleri siyaset ve ticaretlerine alet ederek meydandalar… Halkın olan fabrikaları, tersaneleri yok pahasına özelleştirilip satıldı. Fabrikaların yerine tüketim ekonomisine dayalı işyerleri açıldı. Cumhuriyetin kazanımlarına düşmanlar yetişti. Ve bunları yapanlara onay veren halk da sustu… Demek ki sormayan, soruşturmayan, öğrenmeyen, araştırmayan, hak aramayan yurttaş tipinden oluşan halk ülkemizdeki bazı siyasetçilerin istediği halk tipi… Cumhuriyetin yerine hanedanlığa dayalı padişahlık yönetimini yeğleyenler, cehaleti ve gericiliği çağdaş değerler olarak cahil kalmasını istedikleri halka sunarak kabul ettirenler kim bilir daha neler yapacaklar? |
||
Etiketler: Ülkenin, Harcında, Yel, Olamamak…, |