Malatya'da 18 Nisan 2007'de, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel, bıçaklanarak öldürülmüştü. Yayınevi’nde öldürülen 3 kişiden biri olan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske’nin eşi Suzanna Geske, cinayeti işleyen Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım’ı affettiğini, onlar için dua ettiğini söyledi.
Geske, olayın üzerinden geçen 18 yılla ilgili “Bir taraftan çok çabuk geçti. Bugün çocuklarımla konuştuk, ne kadar çabuk, o kadar sene… Diğer taraftan eşimin resimlerini görünce veya bir olay olunca “O’na sorsaydım” diyorum. Ya da depremden sonra bazen geziyorum, “Eşim şimdi gelse çok fazla bir şey hazırlamaz Malatya’dan çünkü çok değişti” diye düşünüyorum. Bir taraftan sanki dün olmuş, bir taraftan çok uzun zaman geçti, çok şeyler oldu” yorumunu yaptı.
Malatya’yı bir gün bile terk etmeyi düşünmediklerini aktaran Geske, şunları kaydetti:
“Her yerde kötü kişiler çıkıyor. Geçen gün kilisede dua konularını hazırladık. Bugün bütün Türkiye için dua ediyoruz kiliseler olarak. Türkiye’nin çok duaya ihtiyacı var. Aynı zamanda 5 erkeği (cinayeti işleyenler) düşündüm. Gerçekten adlarını biliyorum, ezberledim maalesef yeni resimlerini bulamadım. Araştırdım, iyi resimlerini bulalım daha iyi dua edelim diye. Onları çok düşündüm, ne yapıyorlar, aileleri nasıl? Onlara benim kalbim gitti çünkü benim çocuklarım olabilirdi. O yaştalar. Benim büyük kızım 31 yaşında, onlar kaç yaşında? Benim çocuklarım olabilirdi, bundan dolayı onları düşünüyorum. Bu sene onları çok düşündüğümü fark ettim. Diğer şeyler aynı, biz buradan gitmedik çünkü insanlar bizi, biz onları seviyoruz. Burada başka kötülük görmedik. Tam tersine bana geliyorlar “Senin eşinle tanıştık” diyorlar çünkü Almanca dersleri veriyordu. Bazen büyük adamlar çıkıyor, “Ben sizin eşinizle tanıştım, bana Almanca öğretti” diyor. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Hala bazı insanların akıllarında. Biz gitmeyeceğiz. Benim isteğim bir gün eşimin yanında gömüleceğim ve o mezarlıkta beraber olacağız. O nedenle ben buradan çıkmak istemiyorum.”
Suzanna Geske, uzun yıllar bekledikleri Türk vatandaşlığından vazgeçtiklerini ifade ederek, “12 sene bekledik. 12 seneden artık bir nokta koymamız gerekti. “Evet” ya da “Hayır” demediler. “Hayır” ya da “Evet” deseler tamam ama ikisine de yok. O zaman biz düşündük, havada kalmak istemedik. Gittik ve kapattım bu dosyayı. Ve belki büyük bir belki bir gün yine başvurabiliriz. Tabii ki şartlar değişti ama gerçekten hayatımızı daha da kolaylaştıracaktı. Benim kızım polis olmak istiyordu. Belki Türk polisi olabilirdi. Türk vatandaşı olsa kesinlikle polis olacaktı çünkü çok istedi. Bazen bazı şeylerde zorluk çekiyoruz ama ne yapalım. Belki bir gün yine başvurabiliriz” dedi.
Geske, cinayeti işleyen zanlıları affettiğini söyleyerek, “Çocuklarımızın düzenli bir hayatı var. Küçük kızım “18 sene geçti ama hala özlüyorum” diye yazıyor. Zor oldu çünkü 8 yaşındaydı. Tabii ki biz beraber onun doğum günü, bayram günleri, biz Hristiyanların bugün en büyük bayramı. İsa Mesih'in öldüğü bayramı, bugün çok konuştuk. Çok ilginç bir olay aynı gün eşim vefat etti. Biz onu da düşünüyoruz. Aynı günde geldiği için çok daha farklı. Ben o çocukları affettim. Affetmeseydim onlar için dua etmezdim. Onlar nasıl, ne yapıyorlar, ailelerinin durumu nasıl? Birinin avukat olduğunu duydum çok sevindim onu duyunca. Demek hapiste bir şeyler yapmış. Gerçekten sevindim. Diğerleri ne yapıyorlar, nasıl yalıyorlar? Gerçekten merak ediyorum. Affetmeseydim böyle bir merak olur mu, olmaz. Ben gerçekten affettim onları” ifadelerini kullandı.