Görme engelli kişi deprem anında bir bina içinde ve kendisi gibi görme engelli diğer kişilerle birlikte (örneğin okulda) ise, bir zincir oluşturularak tahliye olma yöntemi kullanılabilir. Buna göre en tecrübeli ve/veya görme yeteneği diğerlerine göre en iyi olan görme engelli kişiler en önde, ortada ve en arkada olmak üzere, tüm görme engelliler el ele tutuşur. Bu sistemde mümkünse hiç görmeyenleri aralara dağıtmak uygun olacaktır.
Unutulmaması gereken diğer bir konu ise, görme engellilerin işitme duyularının genellikle çok gelişmiş olduğudur. Bu nedenle, tahliyede bir kişinin sesli komut vermesi görme engellilerin yönlendirilmesi için çok iyi bir araç olacaktır. Bu komutun aynı anda birden fazla kaynak yerine tek bir kaynaktan gelmesi, kargaşayı önlemek adına uygun olacaktır.
Görme engelli kişinin, deprem sırasında bilmediği bir yerde, açık alanda olması halinde, bulunduğu yerde kalması daha uygun olacaktır. Bulunduğu yerden başka bir yere gitmeye çalışması zor olabilir. Böyle bir durumda destek ağındaki kişilerden veya en yakındaki profesyonel müdahalecilerden ve devlet kuruluşlarından (polis, muhtarlık, belediye, askeriye, vb.) yardım isteyebilir.
İşitme Engelliler
İşitme engelliler pek çok durumda tahliyeyi kendi kendilerine yapabilirler. Tahliyeyi tek başlarına yapmak durumunda olmaları halinde kendileri için tehlike oluşturabilecek cisimlere çok dikkat etmelidirler. Eğer işitme engelli kişi çocuksa ve deprem anında okuldaysa, tahliye sırasında öğretmenlerinin ve diğer okul görevlilerinin talimatlarına uymalıdır.
Engelli kişi, tahliyeden sonraki ilk saatlerden itibaren çeşitli konularda yardım ve desteğe ihtiyaç duyabilir. Bu yardım ve destek, kişinin destek ağındaki kişilerden gelebileceği gibi, diğer engelli gruplarından veya resmi ve gönüllü müdahale kuruluşlarından da gelebilir.
Engelli kişinin (varsa) üye olduğu bir engelli derneği veya benzer kuruluşlarla irtibata geçmeye çalışmalıdır. Bu, depremden etkilenen engelli kişinin karşılaşabileceği sorunlara çözüm bulabilmek adına önemli bir adım olacaktır.
Bazı engelli kişiler, diğer kişilerle irtibata geçmek için bir tercümana veya bir cihaza ihtiyaç duyabilirler. Mümkünse kriz masalarından bu ve benzeri konularda yardım istenebilir. Eğer mümkün değilse durumlarını mutlaka resmi görevlilere iletmelidirler. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bu konuda yardıma hazır kuruluşlardan biridir. Depremden sonra kurtarma veya sağlık gibi hizmetleri veren kişiler ise çalışmaları sırasında her zaman engelli kişilerin durumlarını göz önünde bulundurmalıdır.
Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİMSEN) Engelliler Komisyon Başkanı Ayşe Sarı, depremin ardından yaptığı sosyal medya paylaşımında engellilerin depremde yaşayacağı sorunlara dikkat çekerek, “Depremde engelli vatandaşların binalardan tahliyesi... Solunum cihazına bağlı olanların tahliyesi ve cihazların çalışması için elektrik kaynağı... Evlerinden çıkan engellilerin ihtiyacı olan araç ve gereçlerin; tekerlekli sandalye, baston, beyaz baston, işitme cihazı, koklear implant pili... Bunların hazır bulundurulması... İşitme engelliler göçük altında ne yapacaklar... Konuşma engelliler seslerini nasıl duyuracaklar... Körler, az görenler... Toplanma alanlarına erişim... Kentsel dönüşüm diyorlar ama acil eylem planlarında Engelliler ve Yaşlılar yok...” dedi.
SAHİMSEN Engelliler Komisyon Başkanı Ayşe Sarı, deprem gibi doğal afetlerde “Toplanma alanlarında engelli var mı özellikle sorulsa. Kör, sağır, tekerlekli sandalyeli... Adam kördür, beyaz bastonunu almadan evden çıkmıştır. Sağırdır işitme cihazı evde kalmıştır. Tekerlekli sandalyesi evdedir. Toplanma yerinde bu gibi insanlar var mı, sorulur... Solunum cihazına bağlı olup, apar topar cihazdan ayrılıp dışarı çıkarılan var mı, cihaz yanlarında ise bunlara elektrik güç kaynağı gerekir. Ne bileyim... İlçelerde, köylerde... Muhtarlara sorulsun. En azından “Birileri engellilerin ihtiyaçlarını gözetiyor. Biz de bakalım etrafımızda engelli biri var mı?” der... Yüksek sesle “Aranızda engelli var mı?” diye sorulur... İşaret dili tercümanı vardır belki o da toplanma alanında bu soruyu işaret dili ile sorabilir… Sesi duyulmayanların, Sesini duyuramayanların SESİ OLUNMALI bugün...” dedi.
Sözün özü olarak, gerek ilimizde gerekse de ülkemizde bir daha doğal afetlerin yaşanmaması, insanların burnunun dahi kanamaması ve evlerinin yıkılmaması en büyük dileğimdir. Her insanın dileğinin de bu olduğuna eminim. Bu dileklerin gerçeğe dönüşmesi için yetkililerin artık kalıcı çözümler üretmesini ve yasalarda gerekli düzenlemeleri yaparak evrensel standartlarda bina yapılmasını sağlamaları gerekmektedir. En ufak şiddetteki bir depremde dahi yıkılacak bina yapanların ve buna bilerek ya da bilmeyerek ruhsat ve onay veren tüm yetkililerin toplu ölüme sebebiyet verme suçlamasıyla yargılanmaları için ceza kanununda da değişiklik yapılmasının vakti geldi de geçiyor… Bunları yapmadığımız sürece doğal afetlerde kaybettiğimiz canların ardından timsah gözyaşları dökmenin hiçbir faydası olmadığı gibi kendi kendimizi kandırıp durmuş oluruz…