Malatya Ovası’nın güneyinde ovayı yücelerden seyreden dağa, yörede yaşayan insanlar Beydağı derler. Malatya şehri ardıç ağaçlarının, çamların bulutları kucaklamak için uzandığı tertemiz havasıyla tüm canlılara hayat veren Beydağı’nın eteklerinde kurulmuştur. Beydağı gürül gürül akan berrak sularını Malatya Ovası’na cömertçe gönderir. Bu sularla beslenen ovada insanoğlunun ihtiyacı olan her türlü meyve, sebze ve her çeşit hububat yetişir.
Yörede anlatılan bir rivayete göre, Beydağı’nın yücelerinde sonsuzluğa karışmış bir ermiş uyumaktadır. Ermiş her yıl ekim zamanı gelip tarlalarda çift sürülürken uzun uykusundan uyanıp şu soruyu sorar:
“Malatya Ovası altın sabanla sürülüyor mu?”
Ermiş, bu sorusuna olumsuz karşılık alınca yeniden sonsuz uykusuna yatar. Eğer günün birinde evet cevabı alırsa ermiş yeniden dirilecektir.
Rivayetten yöre halkının yaptığı çıkarıma göre ermiş kişi, Beydağı’nın eteklerinde uzayan verimli Malatya Ovası iyi sürülüp işlenirse orada yaşayanların çok zengin olacağını anlatmak istemektedir. Uyanmak için bolluk ve bereketin artacağı zamanı bekleyen bu ulu kişi, tarlaları sürecek sabanların bile altından yapılacağını vurgulamak ister. Yörede yaşayanlar da bu ermişin dileğinin gerçekleşeceğine ve bir gün bütün ovanın altın sabanlarla sürüleceğine inanırlar.
Selam sana; şahin bakışlı, deli Fırat akışlı, keklik sekişli Beydağı’m. Selam sana; kekik kokuşlu, vakur duruşlu, Anadolu nakışlı Beydağı’m. Selam sana türkülerimin gözdesi, Malatya’mın simgesi yücelerin yücesi Beydağı’m.