Kaygının her zaman olumsuz bir duygu olmadığını belirten uzmanlar, belli düzeydeki anksiyetenin kişiyi motive edebileceğini söylüyor. Ancak bu duygu kişinin günlük yaşantısını etkilemeye başladığında alarm zilleri çalıyor! Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar, “Anksiyete işlevselliği bozuyorsa mutlaka müdahale edilmeli” diyerek önemli uyarılarda bulundu.
Sınav kaygısı mı, sosyal anksiyete mi? Önce düşünce fark edilmeli!
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar, anksiyetenin kimi zaman kişiyi harekete geçiren bir uyarıcı olduğunu vurguladı. Gökpınar, “Kaygı sınav gibi durumlarda motive edebilir. Ancak bu duygu kontrol edilemez hale gelirse odaklanmayı ve performansı düşürür. İşlevsellik bozulduğunda mutlaka destek alınmalı” dedi.
Düşünce farkındalığı olmadan kaygıyla baş etmek zor!
Kaygının asıl kaynağının genellikle düşünceler olduğunu söyleyen Gökpınar, “Bir kişi asansöre binerken kaygı yaşıyorsa, bu fiziksel bir korkudan çok, ‘ya içeride kalırsam, ya yardım gelmezse’ gibi düşüncelerle ilgilidir. Bu noktada düşünceyi ayırt edebilmek çok büyük önem taşıyor” dedi.
“Düşünmemeye çalış” demek zararlı olabilir!
Toplumda sıkça verilen “düşünmemeye çalış” gibi telkinlerin aslında kişide yetersizlik duygularını pekiştirebileceğini belirten Gökpınar, bu tür yaklaşımlardan kaçınılması gerektiğini vurguladı: “Düşünmemeye çalışmak çoğu zaman ters etki yapar. Kişi kaygılandığı için kendini suçlayabilir. Bu da duyguların daha yoğun yaşanmasına neden olur.”
Kaygıya karşı etkili yöntemler neler?
Uzman Psikolog Cemre Ece Gökpınar’a göre fiziksel aktiviteler, dikkat dağıtıcı uğraşlar ve düşünce farkındalığı anksiyete ile başa çıkmada etkili yöntemler arasında yer alıyor. Aile ve yakın çevrelerin ise kişiyi yargılamadan dinlemeye, anlamaya çalışmaları gerekiyor.