Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır.
B. Spinoza
Anlamanın bilge bir tarafı vardır her zaman. En ham sözler “anlamadan tepki gösteren” kimselerin imzasını taşır. Günümüz dünyasındaki karmaşa içinde insanların bir birlerini anlamaları için, birbirlerine zaman ayırmalarına ihtiyaçları var. Bu konuda mustarip olmayan kimse nerdeyse yoktur. Şehir ilişkilerinin böylesi bir zaman ve iletişim biçimine müsaade etmemesi “anlaşılamamanın” da temel nedenlerinden sayılabilir.
Anlamak Kavramı; Bir şeyin ne olduğunu akıl yolu ile kavramak, akıl erdirmek; Bir şeyin gerçeğini, aslını duygu ve düşünce yolu ile idrak etmek, künhüne varmak: Sezmek, hmek: Öğrenmek, bilmek; Sorup öğrenmek, araştırmak, tahkik etmek. Bir şey üzerinde bilgi sâhibi olmak… gibi anlamlara geliyor.
Birbirimizi anlamanın en güzel tarafı, anlamış olmanın mutluluğu ve ciddiyetidir. Konuşurken, cevap verirken, tepki gösterirken ayağımızın yere sağlam basması gerekiyor. Ne yazık ki durum tam tersine bir iletişimsizliği işaret ediyor: Örneğin bir futbol maçındaki taraftarlar gibi adaletli bir duruş sergileme yerine, işimize geldiği gibi bir anlama biçimi çoğalıyor. Bu durum, gerçeğin dönüşmesi, amorf bir anlam dizgesine oturmasına neden oluyor. Deyim yerindeyse gerçek, gerçek olmaktan çıkıyor ve herkes gerçeği soslayıp onu önünüze koyuyor. “Soslanmış gerçeklik” bir çarpıtma biçimidir. Siyasetten spora, sosyolojiden eğitime birçok alanda bu soslanmış gerçeklik ağız tadınızı bozuyor.
İnsan, gerçeği, ancak tarafsız bir gözlemle anlayabilir. Bu tarafsızlık kavramını da “objektif” kavramı ile daha çok netleştirebiliriz. Tartışmalar öncelikle, kavramlar konusundaki “kavram bilgisi” konusunda eksikliğimizi gidermekle mümkün olabilir. Aynı kelimelerden aynı şeyleri anlama konusunda çaba sarf etmeliyiz. Öyle ki az sayıda kelimeyle her şeyi konuşmayı, anlatmayı deniyoruz. “Orta Gelir Tuzağı” karşılığında “Orta kelime tuzağı”gibi bir başkaproblemle de karşı karşıyayız.
Anlamak, insanı rahatlatır. Anlamak için yalnızca nasihat vermek işe yaramaz; bunun önemi gerekliliği konusunda da çaba içinde olmak gerekir. “Az anlamak, ters anlamaktan iyidir.” İyidir diyor Stefan Zweig. Anlamaya çalışmak anlama adına en önemli iştir.
Kubbealtı Lugatı.