Malatya halkı ne depremde yaşadığı sefaleti ne de deprem sonrasında yaşadığı eziyeti, Ankara'yı bırakın, kamuoyuna bile anlatamazken bir avuç insan seçim sonrası davul ve zurna ile Malatya'nın sözde seçim sevincini tüm dünyaya yansıtmayı başardı. Hangi görüşten olursa olsun hiçbir Malatyalının kabul etmeyeceği, vicdanına sığdıramayacağı bu görüntüler deprem felaketini derinden yaşamakta olan ve birçok yakınını daha yeni toprağa vermiş Malatyalıyı yürekten yaralamıştır. Birilerinin ALGI YÖNETİMİ oyunu bu kadar iyi tutarken birtakım ölçüsüz insanımız ise o bir avuç davul zurnalının yaptığını tüm Malatya'ya mal etmeye hatta daha ileriye giderek Malatyalıları aşağılamaya, onlara hakaret etmelerine müsaade etti. Aslında hakaret edenlerin de davul zurna çalanların da menşei, kaynağı ve fikri aynı. İşlerini yapıyorlar hem de iyi yapıyorlar. Hakettiklerinden daha fazlasını vermek gerekir.
Gelelim konunun özüne, yönlendirilmiş ekiplerin yani davul zurna çalan ile onlara hakaret edenlerin işlerini layıkıyla yaptığı ve ALGI YÖNETMEYE yönelik bu provakatif eylemlerin temsil ettikleri ve yansıttıklarını düşündüğü kamuoyu gerçekte ne düşünüyor? 47 yıldır bu coğrafyada yaşayan biri olarak bir evde acı var ise hiç bir sevinç veya mutluluk o acının önüne uzun zaman geçmez, geçemez.TV'ler, radyolar belli bir süre kapalı tutulur, şarkılır türküler unutulur ve hatta ailenini birinci derece akrabalarının var olan düğünleri bile bir sonraki yıla ertelenir. İşte benim memleketim ve Anadolumun insanı bu kadar naif bu kadar hissiyatlıdır.
100 yıllık bir tarihe sahip ülkemde demokrasimizin bir gereği olarak seçimler yıllardır yapılıyor, yapılmaya da devam edecektir. 6 şubat 2023 tarihinde 11 ilimizi etkileyen büyük deprem ve sonrasında kayıplarımız ve travmalarımız varken hangi sevinç ya da sonuç bu insanların evlat, kardeş, anne, baba acılarının önüne geçerek insanı, insanlığı töremizi, örfümüzü karşısına alarak böyle bir sevinci ortaya koyacak. Böyle fütürsuz bir hareket benim memleketimde benim Anadolumda mümkün değildir. Anadolu insanı 6 Şubat'taki büyük depremin acıları, travamlaarı sürerken böyle bir dönemde böyle bir seçimin olmasını hiçbir şekilde istemedi. Zoraki alınan bu seçim kararının korkusunu, endişesini her an yüreğinde yaşadı. Endişe ve korkusunun ana sebebi ise bölgeye olan hasasiyetlerin kaybolacak olması ve şehrin ayağa kaldırılmasının daha uzun zamanlara yayılması idi. Nitekim de seçim her şeyi gölgede bıraktı. Depremde derdini tam olarak anlatamayan Malatya halkı, seçim sonrasında kamuoyuna yansıyan davul zurnalı bir avuç yönlendirilmiş insanın yapmış olduklarının malatya halkını yansıtmadığını nasıl anlatacak? Belki uzun zaman alacak ama düşünen, mantığını önde tutan herkes aynı ortak sonuca ulaşacaktır.
Bu süreçte yaşanan bu durumlar karşısında daha ilginç olanı ise yerel yöneticilerimizden, vekillerimizden biri çıkıp da bu konuda yapılanın doğru olmadığını, yakışık kalmadığını ifade etme düşüncesine sahip olamadığıdır. Sizin göreviniz bu memleketi anlamak,dinlemek çözüm önerileri geliştirmek ve bu şehre olan hissiyatları korumak iken makamları korumak uğruna sesinizi çıkarmadınız. Böye bir durum insanların vicdanında infial oluşturmaz mıydı? Böyle bir durum hedefi aynı olan bir diğer grubun hakaretini bir sonuç olarak getirmez miydi? Oysa sizin göreviniz değil miydi Malatyalının hakkını ve hukukunu savunmak? Bizim töremizde velevki birileri toplumda taşkınlık yaptı, yanlış yaptı. Bir büyük çıkar, sesini yükseltir daha büyük hadiselerin oluşmasının önüne geçer. Sonra da herkes kabuğuna çekilirdi. Ya siz bu coğrafyada büyümediniz ya da bizim buralarda bilmediğimiz bir zamanda örfümüz adetimiz mi değişti?
Deprem bölgesinde hiçbir seçim,siyaset ve sonucu bölgemiz insanının acısının ve yaşadığı ayakta kalma mücadelesinin önüne geçemez. Yerel siyasetçilerimiz örfümüzüden toplumumuzdan uzak kalmamalı anlık menfaatleri vicdanlarının önünü geçmemelidir. Yanlış kimden geldiğine göre doğru ya da yanlış olmamalıdır. Bu tür provakatif eylemler önceden hissedimeli, önüne geçilmelidir. Yoksa toplumun tamamını yaralayacak üzüntülere çanak tutmuş olunacaktır. Bu hadiseden bir ders çıkararak bundan sonraki yanlışların önüne geçilmelidir. Yoksa atasözümüzde de ifade edildiği gibi "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az''.