Azerbaycan’ın Dünü-3

Gülistan gazinosundaki guruba, Karadeniz Teknik Üniversitesindeki öğrencilik yıllarımda kuzey doğudan fırtınayla birlikte gelen kardan esinlenerek yazdığım, o zamanki bizdeki Rus taraftarları ile Demirperde ülkelerinin durumunu açıklayan kar isimli aşağıdaki şiirimi okudum.

Olsa olsa bu Kafkasların karıdır,

Kafkas Türklerinin acı feryadıdır.

Eritmese haber gönderecekler kardan,

Güvenebilseler yardım isteyecekler Anavatandan.

Kimi hürriyetler içerisinde hürriyet, hürriyet diye bağırır,

Kimi hürriyetsizlikler içerisinde hürriyet var diye haykırtılır.

Ne acı, ne kötü şey, ölüm, işkence bunların hepsi var,

Seni duymayan, sana özenen sağırlar da var.

Kafkasların ıstıraplarını ve bizimkilerin kominizim özlemini 1973 te kaleme almış olmam ve Komünizmin iflas ettiği bir dönem ve ortamda Azerbaycanlı guruba okumam, onları şiir bitiminde ayağa kaldırdı ve beni alkışladılar. Azerbaycan’ın Vehbi Koçu dedikleri adamın gözlerinde yaşlar ile bana sarıldı. Türkiye Azerbaycan ilişkisi sanki de ilk defa iki masa arasında zirve yapmıştı. Gülistandan çıktıktan sonra bize refakat eden guruba bizi otele bırakmaları için ısrar ettiysek de hayır hasta babama ve evdeki eşime sizi bize getireceğimi söyledim. Sizi bize götürmeden otele götürmem dedi ve gittik. Kimse yatmamıştı ve bizi bekliyorlardı. Babası hasta yatağından doğruldu evimize Türkler geldi diye sevinçten ağladı. Aynı şekilde İngilizce öğretmeni olan eşi de heyecan ve sevinç doluydu. İkramlar vs. gecenin saat biri olmuştu ve o gece orada kaldık ve sabahleyin kahvaltı sonrası bizi otele bıraktılar.

Sempozyum artık bitmişti, öğleden sonra bizi şehitliğe götürdüler. O şehitlikte daha bir yıl önce Rus tanklarının ezdiği şehitlerin mezarları ile diğer şehitlerin mezarları vardı. Onlar şehitliğe” Hıyaban “diyorlardı ve bizim Anıtkabir gibi önem verdikleri yabancıların ziyaret ettiği, bakımlı, korunaklı ve giriş kapılarında sürekli meşalelerin yandığı bir yapıya sahipti.

Devam eden günlerde bizimle ilgilenen görevliler dönüş biletlerimizi ne kadar temin etmeye çalıştılarsa da bilet temin etme işlemi yaklaşık altı gün sürdü . Bu arada gündüzleri Bakü ve çevresini tanıma fırsatı bulduk, akşamları da otelde kaldık. Altıncı günün sonunda KGB’ den (Rusya istihbarat örgütü) biletleriniz için yardım istedik yarın size trenden bilet bulacaklar dediler ve öyle de oldu. Dört kişilik yataklı tren odasında bizim dışımızda Türkçeyi güzel konuşan iki Azeri kız yolcuda vardı. Normal yolcu muydu yoksa istihbaratın elamanları mıydı anlayamadık. Tifliste onlar indiler ve biz Batum’a kadar devam ettik. Hiç unutamadım kızlardan biri diğerini kardeş ile evlenmesi için yol boyunca iknaa etmeye çalıştı ve kız en sonunda sevdiğimi bana versinler denizin dibinde yaşamaya razıyım diyerek konuyu kapattı.

Azerbaycan’ın alış veriş merkezleri, yani dükkânları son derece kısıtlıydı. Bizim eski Sümerbanklara benzer devlet mağazaları vardı. Oralarda resmi olarak satılan ürünler dışında gayrı resmi orada çalışanların kendi hesaplarına sattıkları gizli bölmelerde ürünler vardı. Pazar yeri anlayışı daha yaygındı, daha çok gıda sebze gibi ürünler pazarlardan temin ediliyordu. Pazarda dil olarak anlaşmada zorlanınca yetmiş yaşlarında bir bayan çağırdılar siz bununla daha iyi anlaşırsınız dediler ve gerçekten bizim köydeki kadınların şivesiyle konuşuyordu, kelimelerde bizim kelimelerdi. O yaş gurubundan sonrakiler ciddi biçimde dillerine yabancı kalmışlardı.

O kadar Türkiye ile ilgili ve Türkiye hayranıydılar ki bizi tanıyan adeta bağrına basıyordu. Gidişimizden dönüşümüze kadar hiçbir ticari taksi bizden ücret almadı.Hepisinin hayali Türkiye’ye gelip İstanbul’u görmekti.Hele otelde tanıştığımız birisi İstanbul’u görüyüm sonra ölsem bana yeter cümlesiyle istanbul’a ve bize hayranlığını dile getirmişti. Azerilere göre dünyanın en güçlü lideri Turgut Özal,en güçlü devleti Türkiye gibi bir izlenimleri vardı.

Azerbaycan’ın siyasi geleceği konusunda da, O zamanlar özgürlük ve bağımsızlık hareketlerinde Ebulfez Elçibey’in adı ön plana çıkmış olmasına rağmen, Azerbaycan’ın siyasi geleceğinde Haydar Aliyev’in etkili olacağını söylediler. Nedenini sorduğumda Azerbaycanlı gençleri okutan onları kamuda belirli yerlere taşıyan Haydar Aliyev’dir dediler. Haydar Aliyev SSCB ‘inde komünist parti yönetiminde çok etkili olan bir siyasetçiydi. Öylede oldu, Ebulfez Elçibey’in cumhur başkanlığı iz bırakmasına rağmen kısa sürdü ve Elçibey’den buyana Aliyev ailesi Azerbaycan’ın yönetiminde nerdeyse tek hakim güç oldu.

Prof. Dr. Mustafa POYRAZ