Öncelikle size kentimizin genel bir “zihniyet algılayışından” özetle söz etmek ve bunu tartışmaya açmak istiyorum. Hemşerilerimizin her biri, bire bir akıllı. Bunun nereden kaynaklandığını hemen söyleyecek durumda değilim. Bu bire bir akıllı olma durumunun kentimize olumlu yanlarının yanında, birçok olumsuz yansımalarının da olduğunu söylemek durumundayım. Bu bire bir akıllı olma durumu genelde ülke yönetiminde, özelde de iş alanında söz ve karar alma mekanizmalarında bireysel olarak kendini göstermektedir. Bu durumun özellikle Cumhuriyetin kuruluş yıllarında kentimizde olanca ağırlığı ile kendini göstermiştir. Sümer Bez ve Tekel Tütün Fabrikası’nın kurulması, ayrıca Hava İkmal Merkezi, 5. İşletme Müdürlüğü (Devlet Demir Yolları) ve Şeker Fabrikası’nın devreye girmesi ile, yine 26 km. uzunluğundaki Derme Kanalı ve diğer sulama kanalları ile Beydağı eteklerinden kuzeye (ovaya) doğru alanların sulamaya açılması, Malatya insanının bire bir ekonomik olarak durumunun iyileşmesine bu yapılar, o yıllarda diğer illere göre önemli katkılar sunmuştur. Devletin o yıllarda sağladığı bu ekonomik zenginlik yine birçok yararlarına karşılık Malatya’da sermaye birikiminin ve ortak iş yapma- yaratma alışkanlığının gelişmesinin önünü tıkamıştır diye düşünüyorum. Başka bir ifade ile Malatya’da “ORTAK İŞ YAPMA ALIŞKANLIĞI İLE ORTAK AKLI KULLANMA ALIŞKANLIĞININ” gelişmemesinin derin izlerini geçmişte Malatya’ya devlet eli ile yapılan yatırımlarının önemli payı olduğunu düşünüyorum.
Eğer bugün ‘’BÜYÜK BİR DEPREM FELAKETİNDEN SONRA DAHİ’’ Malatya’nın ortak çıkarlarına ilişkin ortak bir zihniyeti yaratamıyorsa bunun izlerinin de yine bu geçmişten geldiğini düşünüyorum. Bugün Malatya’nın sorunlarını çözme noktasında hak ettiği yer ve konumda olmamasının dar, bireysel, siyasi ve ekonomik çıkarlar uğruna yapılan yanlışlardan kaynaklandığını ve bu “ZİHNİYET ALGILAYIŞINI’’ bir an önce değiştirilmesinin gerekliliğine inanıyorum.
Toparlayacak olursam en yakın komşu illerimizden Gaziantep ve Kayseri’ye baktığımızda; sermaye birikimlerini bir ölçüde sağlamış, sanayi alanında yaptıkları yatırımları ile de il dışında hatta ülke dışına ihracatları ile gündeme gelmektedirler. Malatya bugüne kadar kayısının dışında bir ihracat gerçekleştirememiş ise ve halen bugün yine kayısıda dahi ihracatta ve organize sanayi bölgesinde alt yapı sorunlarının çözümünde devletin ağzına (!!!) bakan bir Malatya kamuoyu varsa, bunun geleneklerinin de yine geçmişimizden geldiğini düşünüyorum. Buradan özetin özeti önemli gördüğüm şu noktaların altını çizmek istiyorum.
1) Malatya kamuoyu (buna üniversite, meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler dâhil) ‘’BÜYÜK DEPREM FELAKETİNİ YAŞAMAMIZA RAĞMEN’’ sorunlarının ve sorunlarımızın çözüm noktasında bir araya gelemediği gibi, her şeyi ya devletten bekliyor ya da devletin üzerine yıkıp kenara çekilme alışkanlığından bir türlü kendimizi ve ‘’KENDİLERİNİ HALEN KUTARAMIYORLAR’’.
2) Malatya’daki bürokrasi üzerinde uzun yıllardan beri gereksiz siyasi müdahalelerin olması nedeniyle, bürokratlar kendi asli görevlerini yaparken dahi bekle gör politikası izlemesi nedeniyle birçok yerinde çözülmesi gereken sorunlar dahi geleceğe ertelenebilmektedir.
3) Malatya’da genelde birbirine karşı hoş görüşüz ve olumsuz tavırlar sergileyen bir kamuoyu bulunmaktadır. Bu nedenle bugün dahi” KORDİNASONSUZLUĞUN’’ had safhada olduğu, bunun doğal sonucu olarak bu “ZİHNİYET ALIŞKANLIĞININ” Malatya’mızın geleceğine “İPOTEK!” koyduğunu düşünmekteyim. Bu nedenle buradan sıralamaya çalıştığım ‘’zihniyet algılayışının” nedenlerinin ve çözüm önerilerinin bilimsel çevrelerce yapılmasının önemini, “ÖNEMLE” vurgulamak istiyorum. Bunun acilen çözülmesi gerektiğini, çözemediğimiz halinde Malatya’mızın geleceğinin hiç de olumlu sonuçlar doğurmayacağını ‘’KAMUOYUMUZA VE YETKİLİ MAKAMLARA’’ bu vesile ile iletmek istiyorum.