1932'de dokuz yaşına basan Kemal, düzdüğü şiirleri aklında tutamadığı için okuma yazma öğrenmesi gerektiğini düşünür. Arkadaşı Mehmet Şahin ile birlikte köylerine yaya bir saat uzaklıktaki Burhanlı köyüne gidip gelerek öğretmen Ali Rıza Bey'den belli düzeyde bir eğitim alır, Üç ayda okur-yazar olan Kemal, ilkokul ikinci sınıfı Kadirli'de okur. Bu sırada Âşık Mecit İle tanışır ve onun çıraklığını kabul eder. Mecit'in erken ölümü Yaşar Kemal'i çok üzer. Bu sırada yaz aylarında Pelvan Usta'nın yanında kunduracı çıraklığı yapmaktadır.
İlkokul son sınıftayken Torosların ünlü destancısı Âşık Rahmi İle tanışır, Ustası ona küçük bir saz armağan eder ve okulu bitirdikten sonra kendisinin çırağı olmasını teklif eder. Yaşar Kemal, o yıllarda Kadirli'de ortaokul olmadığından Adana Birinci Ortaokulu'nda yatılı olarak okumaya başlar. Öğrenimine destek amacıyla tanıyanların toplayıp kendisine ulaştırdığı bir miktar parayı kabul etmez.
1941'de yatılı öğrencilik hakkını kaybeder. Hastalandığı için okula devam edemediğinden kaydı silinmiştir, Hayatını kazanmak zorunda olduğundan ortaokul son sınıftan tasdiknameyle ayrılır. Bu tarihten sonra düzenli bir eğitim alamamış, kendi kendisini yetiştirmiştir.
1950'ye kadar sayısı kırka varan çeşitli işlerde çalışan Yaşar Kemal, bir yandan yarım kalan eğitimini “hayat mektebi” nde tamamlamış; diğer yandan Adana'da bulunan edebiyatçı aydınlarla tanışmış, Adana dışındakilerle de mektuplaşmıştır.
1943'te solculuk yaptığı gerekçesiyle Adana Pamuk pazarı Karakolu'nda on gün kadar yatırılmış; 1950'de ise Ceza Yasası'nın 142. maddesine aykırı davrandığı savıyla tutuklanıp. 3-4 ay Kozan Cezaevinde yatmıştır,
1939'dan itibaren çeşitli dergilerde eserleri yayımlanan Yaşar Kemal'in yayımlanmış ilk şiiri Seyhan başlığını taşımaktadır. Adana Halkevi dergisi Görüşler'de Kemal Sadık Göğceli imzasıyla çıkan bu şiir, yazarın yetiştiği çevreye ilişkin duygularını yansıtıyor:
SEYHAN
Ey Seyhan karışarak beyaz köpüklerine
Suyundan bir damlacık gönlüm almak istiyor
Şen kalbim katlanarak en büyük yüklerine
Ruhum koynunda bir an düşe dalmak istiyor.
Kekikli yamaçlardan süzülerek içime
Ruhumda çağlayanlar yaratıyorsun Seyhan
Her gün bir yeni neş'e katarak sevincime
Ölmeyen varlığını aratıyorsun Seyhan.
Kopan kar yığınları Toros'un zirvesinden
Bak sana yeni yeni müjdeler fısıldıyor
Geçerken bir çınarın, bir çamın gölgesinden
Tatlı göğsün mehtapta ne güzel ışıldıyor.
Kemal Sadık Göğceli imzasıyla yayımlanmış bir başka Seyhan şiiri, Osman Attila’nın hazırladığı Büyük Memleket Şiirleri Antolojisi (İtimat Kitabevi, İstanbul 1964, s. 276)’nde yer almıştır:
Ak tarlalarda düşümsün
Dudak dudak gülüşümsün
Anam, babam, kardeşimsin
Yürü Seyhan, Yürü Seyhan.
(…)
İster ağlat ister güldür
Kem talihe haddin bildir
Aşık Yaşar sana kuldur
Yürü Seyhan, Yürü Seyhan.