1940'ta Kadirli'de kaleme aldığı bir başka şiir ise sanatçının o yıllardaki ruhsal durumunu belirtiyor:
YALNIZLIK
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdesin,
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden.
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun,
Tellersin pullarsın,
Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
Bir de bulutları görürsün,
Köpürmüş gelen bulutları,
Başka ne gelir elden. 8
1940-1950 yılları arasında Abidin Dino'nun deyişiyle "Çukurova Doğasının İnsanın Serüveni Ardında Tabana Kuvvet Yürüyen Ağıt Yazıcısı ve Türküler Müfettişi” Kemal, Çukurova ve Torosların doğasının, insanının söz serüvenini kurtarma sevdasındadır. Ağıtları, tekerlemeleri, türküleri, halk hikâyelerini, koşmaları, destanları, küfürleri, derleyip sarı defterlere kaydeden ve böylece "söz avlayan" sanatçı halkla tanışıp kaynaşmasının da doruğuna ulaşıyordu. Bu malzeme aynı zamanda onun sanatçılığını olgunlaştırıyor, Yörük kilimlerindeki. nakışlar gibi olanca güzelliğiyle gözlerimizin önüne serilecek romanlarının örgüsünü oluşturuyordu. Böylece bir yandan da romancılığının altyapısı Çukurova topraklarında olgunlaşıyordu. Folklor ve Edebiyat Yaşar Kemal'in kişiliğini biçimlendiriyordu.
1950’den önce yazdığı şiirlere bir örnek daha vermek istiyoruz. Böylece, gizlenen bir şairin gizli şiirleri, Bugünlerde Bahar İndi (YKY; İstanbul 2010) adıyla bir kitapta toplanmıştır. Bukitaba alınmamış birkaç şiirini daha tesbit etmiş ve derlemiştik:
ŞİKAYET
Hey bre ağalar gelin
Beği şikayet edelim
Söylen çektiğimiz nedir
Yoğu şikayet edelim.
Yollar menzilde kalıyor,
Açaldıkça alçalıyor
Buluttan rüşvet alıyor
Göğü şikayet edelim.
Fezalar dolusu dert var
Yalnız köylülerde mert var
Boş yere akıyor sular
Dağı şikayet edelim.
Turna bağının gülüyüz
Taşla dağların yoluyz
Göğcelim şimdi ölüyüz
Sağı şikayet edelim.
Bu yıllardaki derlemelerini daha sonra değerlendirdi: Çukurova’dan Folklor Derlemeleri: Ağıtlar I (1943); Ağıtlar (eklemelerle Toros Yay., İstanbul 1992); Sarı Defterdekiler (Haz. A. Kabacalı, 1994). Bu derlemelerin bir kısmını Türk Dil Kurumu'na belli bir parayla sattı, bir kısmını ise folklor uzmanı Pertev Naili Boratav'a ulaştırdı, Halk hikâyelerinin metinleri Boratav'ın Paris'ten Türkiye'ye getirilen arşivindedir.
1942-44 yıllarında Kasım Gülek’in yardımıyla Ramazanoğlu Kütüphanesinde görevlendirilen Yaşar Kemal, orada yatıp kalkar ve otuz bin kitabın bulunduğu kütüphanedeki eserleri gece gündüz okumayı sürdürür. Orhan Kemal'le tanışması da bu yıllara rastlar.