Doğruyu Söylemek Değil Anlatmak Güçtür

Doğruluğu iki şekilde anlıyoruz:

Konuşmalarda doğruluk, davranışlarda doğruluk yahut sözde doğruluk, özde doğruluk…

Her iki şekilde uygulamakla yükümlüyüz. Bilerek veya bilmeyerek ayağımızın doğruluktan kaymamasına dikkat etmeliyiz.

Yani hangi şartta olursa olsun; sözde de özde de, dilde de, halde de, konuşmalarda da, davranışlarda da doğru olmalıyız.

Fakat Doğru söylüyorum diye sözü taş gibi yapıp pat diye vurmak doğru değildir.

Yerine göre böyle sert üsluba da ihtiyaç var; ama “nezaket üslubu” muhakkak korunmalıdır.

Dürüstlük adına gerçekleri söylemek istiyoruz. Bu yüzden, insanların yüzlerine kusurlarını vuruyoruz. Peki, her doğru her yerde söylenmeli midir?

Kusurları yüze vurmak doğru değildir. Dürüstlük adına her şey söylenmez “ Her dediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değildir ”Prensibine uymak gerekir.

Unutmayalım ki, İslam ’da prensip olarak kusurlar gizlenir, açığa vurulmaz.

Kuran ’da – Ebu Leheb dışında, hiçbir kâfirin ismi alınarak kusurlarının seslendirilmemesi, bizim için önemli bir derstir.

Müslüman olarak ağzımızdan çıkan her sözün hak ve doğru olması gerektiğini söyledikten sonra, her doğruyu ve hakkı her yerde her kese her zamanda söylemenin sakıncalı ve zararlı neticeler vereceğine işaret ediyor.

Yani hak ve doğrunun söylenme zamanı ve mekânında hak ve mutedil olması gerekir.

Mesela; bir evladın babasına evlatlık konumunu unutarak, bazı hak ve doğruları yüzüne sert ve üslupsuz bir şekilde söylemesi, doğru ve hak bir tavır değildir.

Söyledikleri hak ve doğru olabilir; ama konumuz usulsüz bir tarz ile söylemesi doğru ve hak değildir.

Bazı doğrular vardır, bu doğrular yerli yerinde denmediği zaman, faydadan çok zarar verir. Bu doğruları söylemek için, uygun makam ve uygun mekân lazımdır.

Kör olan bir adama, kör diye hitap etmek belki doğrudur; ama üslup doğru olmadığı için, karşıdaki insanı rencide eder.

Bazen öyle bir ortam olur ki senin sükûtun, konuşmandan daha keskin ve tesirli bir konuşmak olur. Bazen sen samimi bir halette değilken söylediğin bir hak söz, ters etki yapar.

Örneğin; kendin yapmadığın şeyi başkasına tavsiye etsen, soğuk düşer, tesirsiz olur.

Evlat anne ve babasına karşı bir hakkı kırıcı ve inatçı bir şekilde söylese, bir hakkı yerine getirirken, çok hakları zayi etmiş olur.

Samimi olmayan duygularla bir hakkı ilan etsen, çocuklarını vaziyetinden dolayı o haktan tiksindirirsin.

Hakka hizmet edeyim derken zulmedersin.

İnsanların toplum içinde küçük düşürecek doğrulardan kaçınmak gerekir.

Kısaca; her doğrunun iki yüzü vardır: Birini kabullenmeden önce iki taraftan da bakmış olmak her zaman daha iyidir.

Sağlıklı, mutlu ve başarılı günler dileğiyle.