Hayır! Bu pesimist bakış açısının gölgesinde kaybolmamalıyız. Kalbimizde bir iyilik tohumu var ve bu tohumu filizlendirmek elimizde. Gelin, birlikte bu tohumun yeşermesini sağlayalım ve "insan insanın kurdudur" atasözünü tarihe gömelim.
Homo homini lupus" (İnsan insanın kurdudur) atasözü, yüzyıllardır insan doğası ve toplumdaki ilişkiler üzerine kafa yoranları meşgul eden bir beyandır. Bu söz, Hobbes'un doğa durumu felsefesine dayansa da, daha geniş bir bakış açısıyla toplumdaki bencilliği, açgözlülüğü ve duyarsızlığı da temsil eder. Maalesef, günümüz dünyasında bu sözün yankıları her zamankinden daha fazla duyulmaktadır.
Çevremize baktığımızda, bireysel çıkarların ve maddiyatın ön plana çıktığı bir toplumla karşı karşıyayız. Sanki her birimiz kendi adacığımızda yaşıyor ve komşularımızın, akrabalarımızın hatta yabancıların ihtiyaçlarını görmezden gelerek, kendi refahlarımızı her şeyin üstünde tutuyoruz. Bu durum, çeşitli toplumsal sorunlara yol açıyor.
Yoksulluk ve açlık... Dünyada milyonlarca insan açlıkla mücadele ederken, bir avuç insan aşırı bolluk içinde yaşıyor. Bu eşitsizlik sadece yoksulların değil, tüm toplumun refahını olumsuz etkilemiyor mu? Komşumuzun kapısının önündeki çöpte ekmek ararken içimiz burkulmuyor mu?
Çevre kirliliği... Hava, su ve toprak kirliliği gibi çevresel problemlere karşı duyarsız davranmak sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de tehdit ediyor. Sanki bu gezegen sadece bize aitmiş gibi davranıyor ve gelecek nesillerin temiz hava ve suyla yaşayacağı bir dünya umurumuzda değilmiş gibi davranıyoruz.
Eğitim ve sağlık... Temel ihtiyaçlara erişimde bile eşitsizlik göze çarpıyor. Maddi imkanları olmayan birçok insan, kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerinden mahrum kalıyor. Bu durum, toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştirmiyor mu?
Nefret söylemi, ayrımcılık, şiddet ve savaş... Hepsi duyarsızlığın beslediği duygularla ortaya çıkan olumsuzluklar. Sanki insanlık tarih boyunca hep birbirimize saldırmak için bahaneler arıyormuşuz gibi...
Peki, bu duyarsızlığa karşı ne yapabiliriz? Her şeyden önce, bireysel olarak farkındalık yaratmak ve duyarlı olmak önemlidir. Komşularımıza, akrabalarımıza ve ihtiyaç sahiplerine karşı duyarlı davranarak, onların hayatlarını kolaylaştırabiliriz. Çevreye duyarlı bir şekilde yaşayarak, gelecek nesiller için daha temiz bir dünya bırakabiliriz. Eğitim ve sağlık gibi konularda da eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için elimizden geleni yapabiliriz.
Unutulmamalıdır ki, "homo homini lupus" sadece bir atasözü değil, aynı zamanda bir uyarıdır. Eğer duyarsız davranmaya devam edersek, bu uyarının gerçeğe dönüşmemesi için çok geç olabilir. Hepimiz, daha adil, daha huzurlu ve daha yaşanabilir bir dünya için çaba göstermeliyiz. Bu çabanın ilk adımı ise duyarlı ve sorumlu bireyler olmaktan geçmektedir.
Ama umut var mı? Evet, var! Her birimizin kalbinde bir iyilik tohumu var. Bu tohumu filizlendirmek ve yeşertmek elimizde. Komşumuza bir gülümseme sunmak, ihtiyaç sahibine bir yardım eli uzatmak, çevreyi korumak için çaba göstermek... Hepsi bu tohumun yeşermesine katkıda bulunacak küçük adımlar.
Unutmayalım, her birimiz bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilecek güce sahibiz. Gelin, hep birlikte bu gücü kullanarak, "homo homini lupus" atasözünün gerçeğe dönüşmesine izin vermeyelim.
Bize düşen, bu dünyayı birbirimize kurt olarak değil, dost olarak kucaklamaktır.