Zamanın birinde bir köylünün bir oğlu varmış. Kara kuru bu oğulcuğunu “Kara Mehmet” diye çağırırmış. Çocuk büyümüş ve babası da oğlunu okusun diye bir medreseye yollamış. Çocuk okumuş, yazmış ve kadı olmuş. Olmuş olmasına ama ne vakit oğlundan söz açılsa babası: “Bizim Kara Molla…” dermiş. Çevresindekiler oğluna böyle demesinin yanlış olduğunu söylemişler. Fakat duymamış, dinlememiş. “Hiç değilse ‘Mehmet Efendi de!” demişler ona da aldırmamış. “O benim gözümde hâlâ Kara Mehmet’tir, ev danası tosun olmaz!” demiş.
Bakıyorum da Milletvekillerimize, Belediye Başkanlarımıza Malatya’yı ziyaret eden Bakanlarımıza konu Malatya’dan açılınca Malatya insanının mertliğinden, yiğitliğinden, zekâsından, yetiştirdiği kıymetli insanlarından ağız dolusu bahsediyorlar hatta cümlelerinin sonunu bize has özdeyiş ile bitiriyorlar ‘’ALLAH’INA GURBAN MALATYA!’’…
Bu laf şehrimizi ziyaret eden Cumhurbaşkanımız bile her ziyaretinde her konuşmasında konu Malatya olduğunda ‘’ALLAH’INA GURBAN MALATYA!’’ sözünü kullanmaya özen gösteriyor. İnsanımız ise bu ifadeyi duymakla mutlu oluyor. Ama mutluluğu maalesef ki kısa sürüyor. Keza bu cümle yüzümüzde güzel bir tebessüm oluşturması haricinde bir icraat, bir oluşum göstermiyor.
Cumhurbaşkanı’mızın Allah’ına Gurban Malatya sözüyle referans olduğu liyakatı geçmişten tescilli olan ve iki Cumhurbaşkanı çıkarmış bir şehirde yaşayan insanlarımızın içinden birine, gerek ulusal düzeyde gerek yerel düzeyde mevki ve makamlara atama yapılırken neden yer veril miyor? Bu makamları yönetecek liyakat ve donanıma sahip hiç mi bir insanımız yok? Yoksa “Evin danasından tosun mu olmuyor’’?
Tabi biraz da bu konuya yıllardır şehrin siyasettin de namzetlikten vazgeçmeyerek yeni değerlerin çıkmasının önünü geçen anlayışı da yabana atmamak gerekiyor.
Hatırlar mısınız, bilmem ama hatırlamayanlar için ufak bir hatırlatma yapayım. Malatya’da doğan, büyüyen ve içimizde yetişmiş birinden bahsetmek istiyorum ; Eren BALİ… Kendinden başka kimsenin öne çıkmasına müsaade etmeyen ve var olan insan kaynağını öğüten yukarıdaki anlayışa sahip olan bu sistem teknoloji savaşlarının yaşandığı bir zamanda Eren BALİ gibi bir değeri göremedi, göz ardı etti ve elinden kaçırdı . İŞE YARAMAZ GÖRÜLEN FİKRİ ise bugün Amerika’da 170 milyon dolar hacme ulaştı. Kim kaybetti giden mi, kalan mı? Anlayacağınız yine evin danası tosun olmadı.
Yerel seçimlerin yaklaştığı bugünlerde görüyorum ki makamlara ipotek koyanlar yeni seçimde mevcut makamlarında kendi isimlerinin geçmesi için elinden geleni yapmaya devam edecek. Ne mi olacak? Eren BALİ gibi gençlerimiz, değerlerimiz yine keşfedilmeyecek yine şehir, yine ülke kaybedecek.
Gelelim şimdi 6 Şubat depreminden bir türlü çıkamayan Malatya’ ya… Her geçen gün kamuda birçok makama yeni isimler atanıyor. Deprem musibetinde öne çıkan en önemli ders LİYAKATSiZLiĞiN bedeli oldu. İnsanlar bu bedeli canı ve malı ile öderken geride kalanların hayata tutunmaya çalıştığı bir yerde yaşadığı şehrin liyakatsizlik sebebiyle ayağa kalkamaması ile de ağır bir cezayı iliklerine kadar hissetmeye devam ediyor.
Hangi makam olursa olsun Vali, Emniyet Müdürü, Kurum Müdürü ya da amirleri kısacası ATANAN HER İSİM bu şehirde zorda olan ve zorlukla yaşayan her bir insanın VEBALİNİ sırtında taşıdığını unutmaması gerekir.
BAZEN BİR MAKAM, BAZEN BİR İNSAN, BİR ŞEHRİN KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLİR. Atamalar yapılırken buna dikkat etmek, atanan isimlerin ise görev yaptığı/yapacağı şehrin hassasiyetlerini gözden kaçırmaması gerekmektedir.
Şimdi alenen sormak istiyorum: Bakanlara, vekillere, Malatya’nın geleceğine etki edecek isimleri belirleyenlere bir ismi atarken hangi kritere göre atıyorsunuz?
- Ahmet’ in ricası var, o makama onun gönderdiği ismi atamalıyız.
- Bizden aday olmuştu, tepki gelse de, insanlar unutur.
- Geçen gün ziyaret etmiştik, bizleri çok güzel ağırladılar. Ayıp olur, bu sefer de kırmayalım, onu atayalım.
- Şartları tutmuyor, konu hakkında çok da bilgisi yoktur ama zamanla öğrenir.
diyerek mi atıyorsunuz. Yoksa bu şehrin hafızasına sahip emek vermiş arkası yok ama çalışkan olanları gözeterek mi atıyorsunuz?
Dün bir sosyal medya paylaşımında Malatya’ya yapılan atamayla ilgili serzenişi okudum. Malatya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne Ordu Kültür ve Turizm İl Müdürü olarak görev yapan Adanalı Yener Oba atanmış. Hayırlı olsun. Şimdi bu örnek üzerinden Malatya’ya yapılan atamaların bu bakış açımız üzerinden bir kez daha gözden geçirelim.
Tüm Malatya biliyor ki Malatya’nın kültür ve turizmine çalışkanlıkları ile her dönem destek vermiş, turizm ve kültürel faaliyetlerde Malatya’nın kurumsal hafızasına sahip olan ve sevilen bir isme Birol Bayram GÜNGÖR’ ün bu makamlarda değerlendirilmesi Malatya’ya daha fazla değer katmaz mıydı?
Yakın zamanda yerel seçimler var bakalım hangi liyakat esaslarına göre adaylar belirlenecek hangi değerlerimiz yine küstürülerek çizginin dışında tutulacak. Ama unutmamak lazım ki deprem gölgesinde ki Malatya artık eski Malatya değil. Bu yıkılmış şehrin ayağa kalkması için önce yüreği sonra hayali ve nihayetinde elindegüçlüprojeleri ile sahada olacak liyakat esaslı yöneticilere ihtiyacı var. İnsanlar oylarını kullanırken bunu göz ardı etmeyecektir. Liyakat esaslı tercihlerinhayalde kalmaması ümidiyle…