Ey insaf Mehmet Şimşek!

6 Şubat depremleri, hepimizin yüreğini yakan, etkisi yıllarca sürecek bir felaket olarak tarihe geçti. Hükümet bu yıkımı “asrın felaketi” olarak tanımladı. Peki 22 ayın ardından asrın felaketinin hangi izi Malatya’dan silindi? Hangi konteyner kent boşaldı, hangi yıkılan iş yeri yapılıp da esnafa teslim edildi. Hakkını yemeyelim, kaplumbağa hızıyla da olsa TOKİ konut yapıyor. Bu konutlara peyderpey hak sahiplerine teslim edilmeye çalışıyor. Peki, iş yerleri… Onlar ne alemde? Ha bugün ha yarın deyip duruluyor ama bana öyle geliyor ki arkası Malatya deyimiyle kiraz bahçesi…

Malatya’nın kalbi değimiz Çarşı’nın temeli büyük bir şovla dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin katılımıyla Ağustos 2023’te atıldı.

Ey insaf!!!!!!

Ağustos 2024’de tam bir yıl yaptı ve de geçti. Hala tek bir iş yerinin dahi anahtarı esnafa verilmedi. Bu Çarşı’nın bitimi içinde 2025’in Nisan-Mayıs’ı konuşuluyor. Sanki konutlar bitmiş, konteyner kentler bir bir ortadan kalkmış, iş yerleri teslim edilmiş, sokaklar konteyner iş yerinden arınmışçasına esnafın önüne 24 ay taksit imkanı koyup ‘hadi borcunu öde’ diyorsunuz!

Kendi deyiminizle asrın afetini geçiren Malatya’yı İstanbul, Ankara’daki gibi normal şartlardaki vergi ve prim uygulamalarına tabi tutmak ciddi bir adaletsizlikten başka bir şey değil.  Bir sporcunun iki ayağı kırıkken maraton koşusuna zorlanması ne kadar mantıksızsa, konteyner içinde hayatta kalma mücadelesi veren esnafı normal ekonomik düzenle baş başa bırakmak da o kadar yanlıştır.

Bugün Malatya’da kalıcı işyerlerinin inşası hâlâ tamamlanmamış durumda. Deprem bölgesinde vaat edilen 79 bin konut ve işyerinden sadece 19 bini teslim edilmiş, kalanı için ise hedef 2025 yılı sonu olarak belirlenmiş. Bu süreçte evini, işyerini ve sermayesini kaybeden esnafın ayakta kalabilmesi, daha fazla destek gerektiriyor. Ancak maalesef, vergi ve prim uygulamalarında normal düzene dönülmesi, umut kırıcı bir adım olmuştur.

Özellikle, vergi borçları için getirilen 24 ay taksit imkanı, konteynerde çalışan esnaf için hiçbir kolaylık sunmuyor. Deprem olmasaydı, bu insanlar zaten borçlarını zamanında ödüyorlardı. Şimdi her şeyini kaybetmiş bu insanlardan, sanki 6 Şubat gibi bir felaket yaşanmamış gibi davranmalarını beklemek adil midir?

Dahası, taksit başvurusunda bulunan bir esnafın 50 bin TL’yi aşan borcu için teminat göstermesi gerekiyor. Peki, sermayesi tükenmiş, mal varlığı enkaz altında kalmış bu esnaf teminat olarak ne gösterecek? Geçici konteynerini teminat olarak kabul etmeyi düşünecek misiniz? Çünkü başka bir şeyleri kalmadı.

Vergi borçlarının silinmesi ve en azından 2023 ile 2024 yıllarını kapsayan bir muafiyet sağlanması, deprem bölgesindeki esnaf için bir nefes alma şansı sunabilir. Kalıcı konut ve işyerleri teslim edilene kadar, bu insanlar sadece ekonomik destek değil, aynı zamanda insani bir anlayış bekliyorlar. Depremin yaralarını sarmak için gösterilen çabaların yanı sıra, ekonomik politikaların da bu olağanüstü durumu dikkate alarak şekillendirilmesi gerekiyor.

Esnafın dayanma gücü tükeniyor. Umarız ki bu insanlar yalnızca konteynerlerinde değil, geleceğe dair umutlarında da yeniden ayağa kalkabilirler.