Hac

Bilindiği gibi dünyanın her yerinde Müslüman kardeşlerimiz, hac ibadetlerini yerine getirip dönüşler başlamıştır. Bunların arasında canım annem ve babam da bulanmaktaydı, 10.9.2019 saat 5.30 da ilimiz Malatya halkı ile o muazzam heyecanı hep beraber yaşadık herkes yakınlarını beklerken, bazı insanların konuşmalarına tanık olmuştum ki ve bu konuşmaların hiç de doğru olmadığına dair, gerçekleri sizinle paylaşmak istedim. Enes bin Malik rivayet ediyor; Rasulallah sallallahu Aleyhi vesselam devesinin üstünde eski bir palan ve kendi üzerinde de dört dirhem eder veya etmez bir örtü olduğu halde hac yolculuğuna çıktı ve şöyle buyurdu: “Allah’ım bu riyasız ve gösterişsiz bir hacdır veya bunu riyasız ve gösterişsiz bir hac kıl.” (İbni Mac’e, Menasik:4) Evet; Sevgili okurlarım! Bütün amellerde olduğu gibi, hacda da esas olan ihlastır. Sadece ve sadece Allah rızasını gözetmektir. Riyadan, gösterişten gurur ve kibirden uzak bir hac yapmaktır. Bunun için giyimde, kuşamda, kalınacak otelde sadeliğe sadeliğe dikkat etmeli, israftan, gösterişten, lüksten uzak durmalıdır. İnsan kendisini ne kadar ilahi huzurda fakir, muhtaç, mütevazı gösterirse, o nispette lütuf ve saadete mazhar olur. Yoksa rehavet, rahatlık ve tembellik insanı sarıverir. Mekke’nin cadde ve sokaklarında, kenarda köşede yatan binlerce fakir insanları düşünerek aradaki mesafeyi fazla açıp da sadece kendi dünyasını yaşamamalıdır. Diğer bir rivayete göre: Rasulallah sallalahu Aleyhi ve selem şöyle buyurdu. “Kim kendisini Beytullah’a ulaştıracak kadar azık ve bineğe sahip olduğu halde haccetmemişse onun Yahudi ve Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira Allah Azze ve Celle kitabında, “oraya yol bulabilen insana Allah için, Kabe’yi haccetmesi gerekir.”(Al-i İmran suresi,97) buyurmuştur.”(Tirmizi Hacc 3) Hac, islamın beş temel şartlarından biridir. Hali vakti yerinde olduğu halde hac görevini yerine getirmeyen kimse büyük bir vebal altındadır. Bir de hacca gidip gelmeyi Araplara para yedirmek, boşa zaman harcamak, “Hacca gideceğine fakir fukaraya yardımda bulun” gibi yanlışlara düşerse ibadeti küçümsediğinde imanı bir tehlike ile karşı karşıyadır. Diğer taraftan hac ibadeti yapmayan insan zaman içinde bu ibadetin olmaması gerektiğini düşünme gibi bir hataya kapılır. İbadet ona ağır ve lüzumsuz gelmeye başlar, hatta bir gün gelir, ibadeti emredeni bile inkara kadar işi götürür. Ve bir hadiste ise haccın bereketi de bildiriliyor. Genellikle insanlar hacca giderlerse işlerinin aksayacağı müşteri kaybına uğrayacakları, bütçelerinin zayıflayacağı endişesiyle bu ibadeti biraz ağırdan alırlar, birkaç yıl geciktirirler. İşte bu endişe ve bahaneleri Peygamberimiz ortadan kaldırıyor. Vehim ve vesveselerin yersiz olduğunu bildiriyor. Zaten genellikle hac da dönen insanlar imkanlarının geliştiğini anlatırlar. Diğer tarafta hac manen temizlendiği ve hafiflediği için ruhen ve kalben rahatlayarak işlerine yeni bir enerji ve moralle yeni baştan başlar. Bu arada yepyeni bir çevre edinerek etrafını da zenginleştirir. Kısaca; Haccının faydası sadece kendine değil, aile efradına, akraba ve yakınlarına, dostlarına ve çevresine de vardır. Hacca giden her insanla yakından uzaktan yüzlerce insan ilgilidir. Canab-ı Hak bu insanların ilgisini boşa çıkarmıyor. Hacıya şefaat etme yetkisi vererek onları da mükafatlandırıyor. Şu kadarını iyi bilelim ki Hac aklınızın alamayacağı kadar muazzam ve çok yönlü bir çalışmadır… Rabbim herkese Kabe’yi görmek nasip etsin inşallah. Sevgi ve dualarımla…