İBN-İ HALDUN, TRUMP VE AMERİKA

Büyük düşünür, Umran ilminin kurucusu, çok güçlü mütefekkir, filozof, tarih felsefecisi ve devlet adamı bu anlamda İbn-i Haldun isminin yanına ne yazarsan yaz az bile. İslam dünyasında kıymeti bilinmeyen dünyanın bütün altın ve petrol rezervlerinden daha kıymetli, paha biçilmez hazine olan İbn-i Haldun'un devletlerin oluş ve yok oluş süreçlerini açıkladığı beş madde Osmanlı ve ondan önce var olmuş pek çok imparatorluk ve devlelerin var oluş ve yok oluş süreçlerini çokça yerinde bir tespitle açıklar. Bu tespitleri okurken bu günün en güçlü imparatorluğu olan dünyanın bir numaralı jandarması konumundaki Trump'lu Amerika'nın bu gücünün son evresini görüyorum.

İbn-i Haldun'a göre devletlerin oluşmasında asabiyet faktörü birincil öncelikli bir sebeptir. Çok güçlü bir tarih bilincine sahip olan İbni Haldun tarihi herkesin bildiği, bile bileceği yüzeysel olaylarla açıklamanın toplumlara hiç bir faydasının olmayacağını düşünür. Tarihi sadece bir geçmiş olarak yorumlamak tarihi bir ilim olmaktan çıkarır sadece geçmişte meydana gelen olayları yüzeysel olarak bilmektir ki böyle bir bilim yoktur. Aslolan tarihin derin kültürü (Umran) dır. Dolayısıyla İbn_i Haldun'u anlamak hayatı, toplumların yaşayış biçimlerini, insanlık tarihini, insan oğlunun ilk günlerinden günümüze gelişim tarihinin sebep ve sonuçlarını çok iyi anlamaktır. Bu anlamda tekrar belirtmek gerekir ki İslam dünyası bu çok büyük Müslüman düşünürün kıymetini bilememesi aynı paralelde çok büyük bir talihsizlik olmuştur.

Gelelim asıl söylemek istediğim konuya. Yani devletlerin oluş ve yok oluş süreçlerine. Bunun sebep ve sonuç ilişkilerine. İbn-Haldun derki:'' devletin kuruluş amacı gücü ele geçirmektir. Dolayısıyla devlet güce güç asabiyete bağlı olduğu için devleti kuran iradenin bir asabiyete bağlı olması zorunludur.'' İkinci aşama devleti elinde bulunduran gücün şahsileşmesi başlar ve bu süreç iktidarın tek bir kişinin veya ailesinin elinde toplanmasıyla sonuçlanır. Bu sürçte devleti içerden tehdit eden tehlikeler bertaraf edilerek istikrar sağlanmış görünür.

Gelelim üçüncü aşamaya bu aşamada devletin gücünü ele geçiren güç onun sağladığı imkanları sonuna kadar kullanır. Devlet askeri olarak güçlenmiş, tehlikeler bertaraf edilmiş ekonomik olarak ülkenin imar edilme dönemidir. Hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak gelişme kemale ermiş olan bu devlet biçiminde artık gerileme dönemi başlamış olur. Bu durum devletin çöküşe ve yok oluşa doğru evrildiği dönemdir.

Dördüncü aşama istikrarı koruma dönemidir. Bu aşamada iktidarın amacı mevcut olan konforu sadece koruma dönemidir. İnsanların lüks yaşama iyiden iyiye alışma dönemidir. Bu duraklamanın başladığı evredir.

Beşinci ve son dönem iktidarın elinde bulundurduğu imkanları keyfi olarak sonuna kadar kullanma dönemidir. Bu dönem insanların iyiden iyiye lüks yaşama alıştıkları dönem olması sebebiyle bu keyfi sonuna kadar muhafaza etme, eldeki bu imkanları kaybetmeme arzusu aşamasıdır ki artık zorluklara karşı koyamama,toplumun dayanıksız,zayıf dönemi diye biliriz. Bu dönem böyle bir toplumu daha dayanıksız, kişisel menfaatlerini ön plana çıkarmış bir toplum haline dönüşmüş dönemdir. Bu dönemin hiç bir hedef ve gayesi yoktur. Sadece elde edilmiş imkanların verdiği zevkle tabiri caizse zevk ve sefa içinde hayatı toz pembe görüp bu sarhoşlukla yok oluş dönemidir.

Bu tarihi süreç eminim ki siz okuyuculara bir İmparatorluğun kuruluşunu, gelişimini, ve çöküşünü anımsatacaktır. Ve yine eminim ki hemen bu büyük ve çok güçlü İmparatorluğun Osmanlı İmparatorluğu olduğunu anlağımız bize hatırlatacaktır.

İbn-i Haldun'un devletlerin oluş ve yok oluş sürecini beş evrede açıkladığı bu çok doğru tespit bu günün çok güçlü gibi görünen İmparatorluğu olan Amerika'yı anlatmıyor mu? Hele hele devleti kendi şahsi heva ve hevesi doğrultusunda yönetme arzusu ile yanıp kavrulan Trump gibi bir başkanın dönemi bu tespitlere bire bir örtüşüyor gibi görünüyor.

Bundan sonra bu çöküş gerçekleşirse ki böylede görünüyor İslam dünyası büyük düşünür İbn-i Haldun'u yeniden keşfetmiş olacak. Gönül isterdi ki İbn-i Haldun meşhur aforizmayla '' ba'de harabul Basra'' Basra harab olduktan sonra değil de çok daha önceleri kıymeti bilinseydi.

Selam, sevgi, dua...