KABULLENME DUYGUSU

Her şeyi değiştirmediğinin, her şeyin istediği gibi olmadığının, farkına varan ve akıl, mantık sahibi bireylerin sonraki halidir. Boyun eğmektir, kabullenmektir. Genelde istem dışıdır.

Bazen, her şeyi kabullenmek gerekmese de, kabullenilmek zorunda olanlar, zorundalık olmaktan çıkar ve huzur gelir.

Sanırım “Allah’ım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirebilme, değiştiremeyeceklerimi de kabullenme gücü ver.”Duası belki de en gerekli duadır bazen…

Bu konunun bir diğer adı ise, toplumda algılanmış biçimi, teslim olmak veya kaderine razı gelmek, olarak algılanmaktadır.

Kabullenme duygusuna en çok direnenler ise mücadeleci, yeterince istedikten sonra yapılmayacak hiçbir şeyin olmadığına inanan, potansiyelinin her zaman yüksek olduğunu düşünen, bulunduğu yeri hiçbir zaman hak etmediğine kanaat getiren, kendine verilen ile yetinmeyip tevekkül etmeyi bilmeyecek tipte, karakteristik özellikler taşıyan insanlar. Sizleri yermek için söylemiyorum ama bu saydığım özelliklere sahip kişilerseniz, çok değerli okuyucularım; Sizlere kötü bir haberim var, kabullenmek sizin hayatınızın en kritik sorunlarından bir tanesi olabilir. Maalesef.

Evet, tam bu noktada karar vermeniz gereken şey nedir biliyor musunuz? Yani, ben bu şeyin olmasını istiyorum. Bu benim olmazsa olmazım mı? Ya da o şey gerçekten olmasa da mutlu bir yaşam sürebilir miyim? Buna karar vermek.

Ve neyi istediğiniz ya da istediğiniz şeyi tam olarak isteyip istemediğinizi belirlemeniz gerekir.

Fakat sizler kabullenmenin bir boyun eğiş, teslim oluş ya da, kaderine razı oluş olmadığının, aksine hayatın size sunmuş olabileceği, bir fırsat olabileceğinin farkına varırsanız işiniz daha kolay olacak.

Bu durumda mutlu olacağımız, şeyleri istemek en mantıklısı değil mi?

Gerçekten de hayatımızın büyük bölümünde, biriktikçe büyüyen küçük dertler, elimizde olmadan karşımıza çıkan, olumsuzluklar vardır. Önemsiz aksaklıklar için harcanan enerjinin, kaybedilen zamanın, akıl dışı davranış ve üzüntü ile insanın kendine verdiği zararın telafisi yoktur.

Şöyle ki; Akıllı insan ise yalnızca sinirlerini, moralini, hatta sağlığını bozan bu davranışlar yerine, zaman ve olanakları ölçüsünde bu aksaklıkları düzeltmek için çaba harcar. Üzüntü, endişe ve öfke hiçbir işe yaramaz.

Kısaca, kabullenmeyi bilmeli insan… Nokta konmuşsa, virgüle minnet eyleme. Zorlama. Çünkü yüklediğin anlamlar anlamsızlaşır ve abartmamalı!

Mevlana; “insan olmak bir misafirhane gibi, her sabah gelir. Yeni biri beklenmeyen misafirdir. Bir sevinç, bir hüzün, bir kötülük arzusu ve bir anlık bilinç hali, hoş karşılayın hepsini, hoş tutmaya bakın.”Diye seslenir…

Sağlıklı, mutlu, huzurlu günler dileğiyle!