Mustafa Kemal vakti zamanında bir kitap okumuş ve tavsiye etmiş.
Kitap demek ki iyi bir kitapmış.
Öyle, şöyle, böyle bir ülkenin nasıl düze çıktığını anlatıyormuş.
Aslında her dönemde rastlanılan ülkelerden biriymiş.
Keşke “öyle, şöyle, böyle” olmasaymış!
Oldu da ne oldu?
Karanlıkta kaldı.
Karanlık uzun süre devam edemezdi zaten. Doğası gereği aydınlık gelir ve karanlık yok olur.
Keşke “öyle, şöyle, böyle” olmasaymış!
Öyle ülke denince bir dönemin İtalya ve Almanya’sı akla gelebilir. Diktatöryel süreçler. Koca bir dünya savaşı… Yıkımlar… Sonrasını biliyorsunuz “öyle, şöyle,böyle “ bir ülke olunca da ” mafya devleti” olması kaçınılmazmış. Az mı izledik filmlerini : Baba (The Godfather) .
Öyle ülkelerde mafya sokak ortasında güpegündüz adam öldürürdü de failleri bulunmazdı. Sonra bu mafyalar devletle iş tutardı da işin içinden çıkılmazdı.
Öyle bir ülke iyi değilmiş. Öcüler varmış. Korkarmış insanlar. Yolda sanki birileri enselerine fısıldarmış “ Sana hayat yok! Kalemin kırıldı dostum!”
Bizim ülkemiz öyle değilmiş!
O başka bir ülkeymiş!
Türküleri belki o ülkeleri hatırlatırmış ama yeminle o bizim ülke değilmiş!
Bir pazar sabahıydı Ankara kar altında
Zemheri ayazıydı yaz güneşi koynunda
Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana
Zalımlar pusudaydı bedenim paramparça
Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana
.......
Bu ülke ne “intihal şiirler “gördü! Sen kalk “öyle, şöyle, öyle “ bir ülkede olmuş bir şeyi sanki bizde olmuş gibi koskoca ülkeye yutturmaya çalış!
Gerçi bu aralar Ocak ayındayız ve zemheri bastırmış! Ağzımdan yel alsın!
Bizim sokaklar öyle güvenli…Öyle huzur dolu…
Hah! Hatırladım! O kitabın adı “ Kirli Beyazlar Ülkesinde” değil de “Beyaz Zambaklar Ülkesinde “imiş…
Yazarı da Grigory Petrov … Öyle, şöyle, böyle bir ülkenin nasıl düze çıktığını anlatıyormuş.