KURULUŞUNUN 97.YILINDA CHP -1

Türk siyasal hayatında 1923 yılından beri yer alan CHP’nin tarihsel gelişimini birbirinden farklı üç ana dönemde inceleyebiliriz.

Birinci dönem; İsmet İnönü “Devletin Partisi CHP”
İkinci dönem; Bülent Ecevit “Halkın Partisi CHP”
Üçüncü dönem; Deniz Baykal “Rejimin Partisi CHP”
*
Ekonomik ve kültürel dönüşümün yaşanmaya başladığı, soğuk savaş dinamiklerinin siyasetin önceliklerini belirlediği 1965’ten sonraki dönemde, CHP hem ideolojisini hem de liderini değiştirmek zorunda kalmıştır. İnönü’nün bu değişime karşı durması Ecevit’e karşı liderliği kaybetmesine neden olmuştur.

CHP içinde görüş ayrılıkları 12 Mart asker müdahalesi sonrası daha da keskinleşti. Ecevit ısrarla askeri müdahalenin amacının sol dalgayı kırmak, parti içinde egemen olan ortanın solu politikasına son vermek, CHP’nin iktidar olmasını önlemek olduğunu söylüyordu. İnönü ise 12 Mart Askeri Müdahalesini onaylamadığını söylese de ortamın yumuşaması için yeni kabineye bakan vermeyi kabul etmişti. Bu tartışmanın sonucunda Ecevit Genel Sekreterlikten istifa etti. Merkez Yönetim Kurulu da Ecevit’le birlikte hareket etti.
Bu gelişmeler üzerine 5 Mayıs 1972’de 5. Olağanüstü Kurultay toplandı. Gündeme göre Parti Meclisi için güven oylaması yapılacak, güvenoyu alamaması durumunda yeni parti meclisi seçilecekti. Kurultayda İnönü, “Benim belirlediğim politikalar onaylanmazsa istifa ederim, ya ben ya Ecevit” dedi. Yapılan güven oylamasında Ecevit yanlısı parti meclisi, 507’ye karşılık 709 oy ile kurultaydan güvenoyu aldı. Bu sonuç üzerine İnönü, 8 Mayıs 1972 tarihinde 33 yılı aşkın sürdürdüğü genel başkanlık görevinden, 5 Kasım 1972’de de partiden istifa etti. İnönü’nün ardından 59 senatör ve milletvekili de istifa etti.
CHP’nin 14 Mayıs 1972 tarihinde yapılan genel başkan seçimli özel kurultayında Ecevit, Genel Başkan seçildi. Böylelikle Devletin partisinden-Halkın partisine dönüşümün de yolu açıldı…
*
Ecevit liderliğinde ‘Demokratik sol’ kavramıyla kendini tanımlayan CHP, devlet partisinden- halkın partisine, düzen partisinden- değişim partisine dönüşmüştür.
Bu düzen değişecek diye yola çıkan Ecevit’in, Ak Günlere adını taşıyan seçim bildirgesi, CHP’nin yeni politikalarının özetidir:
CHP, geniş halk topluluklarını sömürmek yoluyla, sermaye birikimini hızlandırma ve tekelci sermaye gruplarının elinde yoğunlaştırma amacını güden bu çağdışı ekonomi anlayışı yerine; kalkınma modeli olarak köylü kooperatiflerinin, sosyal güvenlik ve yardımlaşma kurumlarının, sendikaların, yurtdışındaki işçi ortaklıklarının ve benzeri halk ortaklıklarının girişimlerinde oluşan sektör öneriyor, yabancı sermayeye sınırlama getireceğini söylüyordu.
Demokratik vaatler olarak da;
DGM’lerin, İşçi Hakları ve sendikacılığı tehdit etmesinin önlenmesi, memur sendikalarının yeniden kurulması, Tarım İş Kanunu’nun derhal çıkarılması, kıdem tazminatlarının bir yılık, yarım aylık tutarının, tam maaşa çıkartılması, Toplu Sözleşme yetkisi için işçi referandumu uygulanması, KİT’lerin doğrudan doğruya çalışanlar tarafından yönetilmesi, sosyal güvenlikten yoksun ev kadınlarının, sosyal güvenlikten yararlandırılması ve kadınların daha erken yaşta emekli olabilmesi, yer alıyordu.
Ayrıca beyannamede,“CHP, Türk halkının dinsel inançlarının, dine bağlılığının, demokratik yoldan ve sosyal adaletle kalkınma için bir engel değil, tersine kolaylaştırıcı olduğu kanısındadır” denilerek, o güne kadar CHP’nin klasik dinsel konulardan kaçınma politikasının terk edildiği açıkça beyan ediliyordu.
*
CHP’nin 27 Kasım 1976’da toplanan kurultayında ise; partinin mevcut altı ilkesinin yanına, bir de demokratik solun altı ilkesi, “özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, bütüncül kalkınma ve halkın kendi kendini yönetmesi” eklendi.
*
CHP’nin demokratik yollardan liderini değiştirmesi ve devleti kuran parti refleksinden kurtulup, halkın partisine dönüşmesi, sistemin ürettiği sorunlara alternatif geliştirmesi, halkın taleplerini görüp, ona çözüm önerileri sunması ve halka güven veren kadrolarla yola çıkması, halkta karşılığını bulmuştu. Böylece 14 Ekim 1973 seçimlerinde CHP, oy oranını 5,9 artırarak 33,3 oyla 185 milletvekili çıkarmış, Adalet Partisi ise yüzde 29,8 oy oranı ile 149 milletvekili çıkarabilmişti. 15 Haziran 1977 seçimlerinde ise CHP yüzde 41,4 oyla 213, Adalet Partisi yüzde 36,9 oyla 189 milletvekili kazanmıştı.
Ne yazık ki CHP bu oy artışına rağmen tek başına iktidar olup, kendi programını uygulama imkânını bulamamıştır.
Türkiye Cumhuriyetiyle yaşıt olan CHP, 12 Eylül’ün ardından diğer partilerle birlikte kapatılarak, tarihsel birikim kesintiye uğratılmıştır.
*
Deniz Baykal, SHP Genel Başkanlığı için Kurultayda Erdal İnönü ile yarıştı, ancak başarılı olamadı. SHP’nin başına geçemeyen Baykal, 12 Eylül döneminde kapatılan partilerin aynı isimle açılabilmelerine olanak tanıyan yasal düzenlemelerin kabulü ile birlikte CHP’yi 1992 yılında yeniden açmış ve CHP Genel Başkanı olmuştur.