Çağımızın kutsal isyanı toplumsal geri kalmışlığa isyandır.
Birey, aile, toplum ve devlet olarak, hep birlikte, cehalete, ırkçılığa, din bazlığa, bağnazlığa, toplumsal cinsiyet ayrımcılığına, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe; cebir, şiddet, kin ve nefret içeren her türlü kışkırtıcı söylem ve eylemlere, yalancılığa, hırsızlığa, ahlaksızlığa, ayrımcılığa, ötekileştirmeye, düşmanlığa, kayırmacılığa, zorbalığa, liyakatsizliğe, fırsat eşitsizliğine, fitneciliğe bozgunculuğa, doğaya, çevreye ve tüm canlılara karşı hoyratça davranışlara... kimden, nereden, hangi makamdan gelirse gelsin, her zaman, her yerde ve her koşulda içtenlikli olarak, her türlü düşünce, tutum ve davranışlarımızla karşı çıkmaktır. En önemlisi de bu işe önce kendimizden başlayarak kökten bir özeleştiri ile işe koyulmaktır. Herkes önce kendi yanlışlarından arınmalıdır.
Çünkü çağdaş toplum ancak çağdaş akıl, çağdaş bilim, çağdaş eğitim, çağdaş, hukuk, çağdaş ekonomi , çağdaş siyaset, çağdaş kültür..ve bunların topyekun bir sonucu olarak ÇAĞDAŞ ZİHNIYETLE oluşur. Zihniyet olumlu yönde değişip çağdaşlaşmadıkça toplum çağdaşlaşamaz.