M. Sait Mermutlu’nun “Seyyid Münir Baba” Kitabı!.-2
Seyyid Münir Baba hakkında doyurucu bilgiler adını andığımız eserde mevcuttur, o mübarek insanın “kıyamete kadar devam edecek” dediği hatmeleri günümüzde halen devam etmektedir, onun müridlerinden, halifelerinden bazı isimler vardır ki bunların bir kısmını görmüşlüğümüz, tanımışlığımız ve sohbet etmişliğimiz var. Mesela:
Şeyh Ahmet Kuddusi (k.s.) hazretleri Seyyid Münir Baba’nın ilk mürşidi ve şeyhin ilk halifesi, bağlılarından Hafız Süleyman ve Halit Efendiler, Mehmet Ali Usta, Hacı Mustafa efendi, Hacı Halit Özzorlu, Hacı Kadri Mermutlu, Hacı Ahmet Geray, Hacı Hasan Sönmez, Hacı Recep Peker, Hacı Eyyüb Üvak, Hacı Kadri Akyürek, Hafız Yusuf Efendi, Hacı Zeynel Efendi, Kenan Hamzaoğulları, Hacı Şaban Peker, Hacı Selahaddin Bor, Hacı Mehmet Birbir, Hacı Mikdat Birbir, Emin Paçal efendi…
Bu isimlerden yakın zamanda yaşamış olanlarının bir kısmı ile dostça merhabamız olmuştur, şunu söylemekte yarar var bu isimlerin hemen hepsi nasıl ki Ulu Caminin “kadrolu” cemaatinden iseler, Seyyid Münir Baba’nın “zikir halkasının” da kadrolu bağlılarındandır.
Doç. Dr. M. Sait Mermutlu’yu Diyarbekir kültürüne “kaynak eser” olarak kazandırdığı bu çalışmasından ötürü tebrik ederken okurlarımıza, bu eseri kitaplıklarında bulundurmalarını tavsiye ederiz, çünkü bu isimler düne kadar aramızda idiler, unutulmasın diye bu kitapta anıldılar.
Gelecek nesil de bilmeli ve unutmamalıdır, çünkü dünya sadece yemek içmekten, şehevi arzuları yerine getirmekten ibaret değil, Yüce Allah’ı bilmek “farz” olduğu gibi onun yolunda hizmet eden başta peygamberler olmak üzere “veliyullah” hazeratını bilmek, sevmek ve adımlarını izlemek de şarttır. Sözün burasında şunu söylemek durumundayız:
Meyve ağaçları kesilmezlerse asırlarca kalır ve meyve verirler, tasavvuf yoluna girenler içinde durum aynıdır “şecere” ağacının meyvesi her zaman görülür, bazen “kan bağı” olarak görülse de bazen “can bağı” olarak kendini gösterir, buna bir misal vermemiz gerekirse “Hacı Kadri Mermutlu” der ve evlatları Bedreddin, M. Sait ve Emrullah’ı Mermutlu’yu anabiliriz.
Bu isimleri şunun için andık ki, babalarının izinde yürümeleriyle, yararlı hizmetleriyle “örnek” olmaları sebebiyledir.
Biz en azından böyle görüyor, düşünüyor ve inanıyoruz..
Kitapta ismi geçen zevatın fotoğraflarının yanı sıra bazılarının türbelerinin de fotoğrafı yer almıştır, ancak merakımı mucip olduğu için sormak durumundayım:
Acaba 175. No.lu sayfadaki “Belediyenin Emlak Dellalı” Hacı Mehmet Birbir Diyarbekir’liler arasında “Hacı Ataş” olarak tanınan kişi midir?
Bir hatıramı anlatmak istiyorum, çocukluğumda teyzem Münire hanım gile gittiğimde merdiven demirlerine tutunur kayardım ve o “cağların” kırılacağını düşünür, bana çok kızardı da şöyle derdi benim rahmetle anacığıma: “Hacı Ataş’ı atacağım evin içine, satsın da kurtulayım” inşallah ileride bir söyleşimizde “Diyarbekir’de müzayede ve dellallık” deriz.
177 sayfalık kitap “Duvar” yayınları arasında çıkmış, İstanbul’da “Son Çağ” matbaasında basılmıştır.
Tekrar etmek gerekirse; Doç. Dr. M. Sait Mermutl hem çalışkan hem de genç bir akademisyen, daha böylesi birçok esere imza atacağına inanarak kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
Selam ve dua ile.