Gündem

Malatya en çok hangi suçtan hüküm giydi?

Malatya’da hangi suçlar zirvede? Şiddet mi daha yaygın, hırsızlık mı? İşte dikkat çeken tablo…

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2011-2020 verileri, Doğu Anadolu’da suç türlerinin il bazında nasıl farklılık gösterdiğini gözler önüne serdi. Malatya, Elazığ, Bingöl ve Tunceli'de en çok hüküm giyilen suç “yaralama” olurken, Diyarbakır’da bu tablo tamamen değişiyor: Hırsızlık suçları açık ara önde!

Yaralama Suçları Alarm Veriyor

Malatya başta olmak üzere Elazığ, Bingöl ve Tunceli’de adliye dosyalarını en çok meşgul eden suç: yaralama. Bireysel kavgalar, aile içi şiddet ve artan toplumsal gerginliklerin etkisiyle yükselen bu suç türü, yalnızca bireyleri değil, bütün bir toplumun huzurunu tehdit edildiği gözler önüne serildi.

Uzmanlar, bölgede yaşanan bu artışı sosyal ilişkilerdeki çözülmelere, ekonomik sıkıntılara ve bireysel öfke kontrolü eksikliğine bağlıyor. Özellikle aile içi anlaşmazlıkların sıklıkla şiddete dönüştüğü bu illerde, güvenlik güçlerinin en fazla mesai harcadığı alan da yine yaralama olayları oldu.

Diyarbakır Suç Profilinde Ayrışıyor

Aynı dönemde Diyarbakır’da ise tablo bambaşka. Yaralama değil, hırsızlık... Mülke karşı işlenen suçların ön planda olduğu kentte, hırsızlık en sık rastlanan ve en çok ceza alınan suç türü olarak öne çıkıyor. Bu durum, güvenlik güçlerinin ve yerel yöneticilerin stratejik planlamalarında farklı bir yol haritasını zorunlu kıldı.

Sosyologlara göre, Diyarbakır’daki bu yüksek hırsızlık oranı; ekonomik zorluklar, işsizlik, genç nüfusun umutsuzluğu ve kentleşmenin getirdiği sosyal çözülmelerle doğrudan bağlantılı.

Yeni Güvenlik Stratejileri Kaçınılmaz

TÜİK verileri, Türkiye’nin doğusunda suç profilinin homojen olmadığını, aksine her ilin kendi içinde farklı tehdit unsurlarına sahip olduğunu gösteriyor. Bu da, suçla mücadelede “tek tip” değil, yerel dinamikleri gözeten, esnek ve hedefe yönelik güvenlik politikalarının zorunlu hale geldiğini ortaya koydu.

Toplumsal Huzur İçin Uyarı

Yaralama ve hırsızlık gibi suçların sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal huzuru tehdit eden boyutları bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, kamu kurumları ile sivil toplumun daha aktif rol alması gerektiğini savunuyor. Özellikle gençlere yönelik sosyal destek programları ve aile içi şiddetle mücadele mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği ifade edildi.