Malatya, adını duyduğumuzda akla ilk gelenlerden biri belki de lezzetli kayısısı olabilir, ancak bu şehir sadece meyveleriyle değil, aynı zamanda derin tarihiyle de büyüleyici bir portreye sahiptir. Bu topraklar, binlerce yıllık bir geçmişe ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 3000'li yıllarda Hititler'in izleri, Malatya'nın topraklarında başlar. Antik dönemde "Meliddu" olarak bilinen bu şehir, pek çok medeniyetin kucaklaştığı bir kavşak noktası olmuştur. Roma İmparatorluğu'nun hakimiyetinden Bizans ve Emevi yönetimlerine kadar uzanan bir tarih örgüsüne sahip Malatya, Orta Çağ'da Türk beyliklerinin ve Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisi altında şekillenmiştir. Selçuklu'nun zarafeti ve Osmanlı'nın ihtişamı, Malatya'nın sokaklarında dolaşan bir tarih kitabı gibi karşımıza çıkar. Bu topraklarda yaşanan her olay, Malatya'nın karakterini oluşturan bir tuğla gibidir. Günümüzde ise Malatya, sadece tarihini değil, aynı zamanda kendine özgü kültürü, samimi insanları ve elbette ünlü kayısısıyla da anılmaktadır. Şehrin sokakları, geçmişi ve bugünü arasında bir köprü gibi, bir tarih yolculuğuna davet etmektedir. Malatya, köklü geçmişiyle gurur duyan, geleceğe umutla bakan bir şehir olarak varlığını sürdürmektedir. Her köşesinde bir hikaye, her meyvesinde bir tat bulunan bu şehir, zamanın izlerini sadece taş binalarında değil, aynı zamanda insanlarının gülüşlerinde de taşır.