Ortadoğu’daki İki Tanrı: Yaratıcı Tanrı ve Yaratılan Tanrı Olarak Devlet

Bazılarınız bu başlığı beğenmedi, farkındayım.

İki Tanrı olur mu?

Beğenin beğenmeyin, bu coğrafyada, iki Tanrıya hep inanılmıştır. Yaratıcı olan Tanrı Allah’a karşılık gelmektedir. Bunu zaten biliyoruz. Lakin diğer tanrı aynı zamanda en çok korkulan tanrıdır. Bir tür “Paralel Tanrı” olan bu acımasız merhamet yoksunu tanrı Ortadoğu Halkları tarafından yaratılmıştır. Oradan da diğer coğrafyalara ihraç edilmiştir. Tarihi , geriye doğru, nereye kadar sararsanız sarın bu coğrafyaya çıkar yolu…Samiri’nin “Öten Buzağı”sı da bundan esinlenilerek yaratılmıştır. İlk o zaman öttüğü kayda geçmiş olabilir ama daha sonra da “borusu öten” en somut tanrı olmuştur. Devlet’ten bahsediyorum. Allah’ı ister kabul edin,ister inkar edin, ister kendisiyle savaşın, olmadı barışın…bu değişken ihtimaller Allah’ı “kontrol dışılığa” itmez. Yani Allah, varlığı gereği, yaratılandan etkilenmez. O kendisine “merhameti yazarak” zaten kendi başına bağımsız bir Tanrıdır. Bu tanım devlet adlı tanrıya uymamaktadır. Çünkü o yaratılan bir tanrıdır. Ne zaman öfkeleneceği belli olmaz. Ne zaman azap edeceği, nereden saldıracağı, ne tür tuzaklar kuracağı, ne tür - kitle imha silahları da dâhil - silahlar kullanacağı belli olmaz…Bilinçaltında , var olmak adına, kendisini yaratan halktan korkar. Korkusunu da şiddet yolu ile bastırmaya çalışır. Halk adlı laboratuvarda yaratılan bir Frankenstein olan devletin, varlığını sürdürmek için başvurmayacağı hiçbir yol-yöntem yoktur. Korku atmosferinde kokudan beslendikçe büyür, güçlenir. Halk sindikçe kendisi rahat eder. Sinmiş halkın zihninde devleşir ve kutsiyet elde eder. Tartışılmaz bir buzağıya dönüşerek Samiri’sini de yer, zamanı geldiğinde. Sorgulanamaz, eleştirilemez, varlığından şüphe edilemez… İnkâr edilemez… Allah’ı inkâr edersiniz ama “borusu sonsuza dek ötmesine ayarlanış devlet” inkâr gelinemez. Allah sonsuz merhamet sahibidir ama bu modern Frankenstein’de merhamet yoktur. O da şirke karşılık gelen “Paralelden” haz etmez. Kendisi paralel tanrı olabilir, kendince paraleller oluşturarak bir süre yol gidebilir ama paraleli sevmez.

Ortadoğu Halkları kim olursa olsun, Türkler, Kürtler, Araplar…vs … fark etmez. Devlet Tanrısının yaratıcıları olarak, haklar,kirli savaşların orta yerinde durmaya devam etmekteler… Başlarına bombalar yağarken de Tanrılarını kutsamış halklardır. Ya bu tanrı olmasaydı? Ne namus kalırdı ne şeref ! Bu zaafı iyi bilen “yaratılan tanrı”, bir “yaratığa dönüşerek” defalarca onları namussuz ve şerefsiz bıraktığı halde yine de dualar alır! Her türlü entrikayı istediği yöne evirir yine de dualar alır… Her türlü zulmün merkezine oturur yine de dualar alır…Sosyolojik olarak incelenmeye değer…

Allah’tan hiç bahsetmedik… Allah’ın bahsedilmeye ihtiyacı yok ki… Her şeyi yaratan, her şeyi bilmez mi?

Sonuç?

İran’da, Irak’ta, Suriye’de ,İsrail’de, Türkiye’de, komşularında vs. Halk yine tedirgin… Yaratılan tanrılar ve onların parçacıkları (yaratılan tanrı parçacıkları) hareketli fay hatlarındalar…

Yıllar önce bir film izlemiştim: Tanrılar Çıldırmış Olmalı!

Keşke çıldırmasalardı !