PİR SULTAN ABDAL ARAŞTIRMALARINDA NEREDEYİZ? -6

Aynı konuda sevgili dostum Bayram Durbilmez’in Türk Kültüründe Abdallar ve Abdal mahlaslı Halk Şairleri (Yol dergisi, Ankara 2002) başlıklıbir araştırması vardır.

Yol arkadaşım Kemal Deniz ile birlikte hazırladığımız Hekimhanlı Aşk Sadık Baba Hayatı-Sanatı-Bütün Deyişleri (MAD Yay., Malatya 2010) adlı çalışmada da belirttiğimiz gibi Pir Sultan, birkaç kez Malatya topraklarına gelmiş; Arapgir’in Onar köyündeki Şeyh Hasan Türbesini ziyaret etmiş ve Hekimhan Ballıkaya’daki Pir Sultan Yaylasında dinlenmiş yahut peşindeki aseslerden gizlenmiştir. Hekimhan ve çevresinde özellikle de Hasançelebi’de Pir Sultan’ın yolunu izleyen onlarca aşık yetişmiştir. H. Nedim Şahhüseyinoğlu’na Armağan’da yayımlanan Hekimhanlı Aşk Sadık Baba ile İlgili Yeni Bilgiler (Ürün Yay. Ankara 2015, s. 294-95) adlı makalemizde Sadık Baba’nın da dahil olduğu Pir Sultan aşık kolu üzerine önemli bilgiler vermekteyiz. Bu konudaki araştırmalarımız devam etmektedir. Pir Sultan kolunun geliştiği illerden biri de Malatya’dır. Sivas, Tokat ve Çorum’u da ihmal etmemeliyiz.

Kıymetli büyüğüm zakir Murtaza Şirin ile Ankara’da yaptığım görüşmelerde kendisinin de Pir Sultan koluna mensup olduğunu, Pir Sultan’ın ilimizden yetişmiş Aşık Sadık Baba ve Aşık Esiri gibi şahsiyetler üzerinde çok önemli etkilerinin olduğunu öğrendim. Malatya kökenli olup Tarsus’ta büyüyen Yeniceli Aşık Sıtkı 1865-1928)’nın da Pir Sultan’ı izlediğini şiirlerinde gördüm. Aşık Mahzuni Şerif, Çağımızın Pir Sultan’ı olarak kabul edilmektedir. Aşık Veysel de köyüne gelen Mahzuni’yi ayakta karşılamıştır.

Yol arkadaşım Kemal Deniz’in 2017’de İnönü Üniversitesi tarafından düzenlenen Malatyalı İlim ve Fikir İnsanları Sempozyumunda sunduğu Hekimhan ve Çevresinde Aşıklık Geleneği ve Aşıklar Zinciri başlıklı bildirisinde tanıtılan 50’den fazla yöre aşığının Pir Sultan’dan etkilendiği tespit edilmiştir. (Bildiriler, C.II, İnönü Ünv Yay., Malatya 2018)

Pir Sultan mahlaslı 500’e yakın şiir incelendiğinde bunların bir kısmının din ve inançlarla, bir kısmının günlük hayatla aşk, sevda ve tabiatla ilgili olduğunu görürüz. Pir Sultan, sadece bir mezhep ve inanç şairi değil, aynı zamanda sosyal konuları da şiirlerinde işlemiş ve profan mahiyette şiirler söylemiş bir aşıktır.

O’nun Yıldız Dağını anlattığı şiiri ile Öküz destanı, halkın günlük yaşamını tasvir eden eşsiz metinlerdir. Yıldız Dağı, Aşık Kerem’in şiirine de konu olmuştur. Kerem, Aslı’sını ararken karşılaştığı bu dağa, “Yıldız Dağı niçin kalkmaz dumanın diye” seslenmiştir. Vahit Lütfi Salcı derlemelerinde ezgili (Muhayyer Nefes) olarak notalanan (Pir Sultan Abdal, Öztelli:1971, s. 385) bu deyiş, günümüzde de çalınıp söyleniyor. Şiirin sonunda kullanılan Abdal Pir Sultan mahlası, eserin idam edilen en eski Pir Sultan’a değil, daha sonra yaşamış bir başka şaire Abdal Pir Sultan’a ait olduğunu htiriyor:

Gelmiş iken bir habercik sorayım Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın Gerçek erenlere yüzler süreyim Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın

Alçağında al kırmızı taşın var Yükseğinde turnalardan sesin var Ben de bilmem ne talihsiz başın var Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın

Benim Şah'ım al kırmızı bürünür Dost yüzün görmeyen düşman bilinir Yücesinden Şah'ın ili görünür Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın

El ettiler turnalara, kazlara Dağlar yeşillendi döndü yazlara Çiğdemler takınsın söylen kızlara Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın

Şah'ın bahçesinde gonca gül biter Anda garip garip bülbüller öter Bunda ayrılık var ölümden beter Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın

Ben de bildim bu dağların Şah'ısın Gerçek erenlerin nazargahısın Abdal Pîr Sultan’ın seyrangahısın Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın

(Pir Sultan Abdal, Öztelli:1971,s. 295-96)