Böylece Hittin Savaşı öncesi ilk zafer elde edilmiş oldu. Kudüs Kralı Guy ve haçlı askerleri ile Selahaddin Eyyubi’ye bağlı İslâm ordusu, 4 Temmuz 1187 tarihinde karşı karşıya geldi ve muharebeye tutuştular. Sultan Selahaddin’in aldığı tedbirler ile susuz kalan haçlılar su kaynaklarının olduğu bölgeye saldırdılar ama püskürtüldüler. Bu arada Sultan’ın askerlerinden, MengüBars isimli mücahidin tek başına haçlı saflarına dalıp şehit olması, bütün İslâm askerlerini coşturdu ve toplu hücuma kalktılar. Bu amansız hücum ile Haçlı safları yarıldı ve savaş Eyyubilerin lehine döndü.Gönüllü askerlerden birinin otları yakması sonucu, duman içinde kalan Haçlı askerleri bozguna uğradılar. Haçlı Kralı son bir hamle ile Hittin tepesinde direnişe geçse de, mağlup olarak esir alındı. Bu savaşta 17 bin kadar Haçlı askeri imha edilerek, Kudüs fethinin yolu açılmış oldu.[1] Selâhaddin bu zaferden sonra hızlı bir fetih hareketine girişti. Filistin’de Akkâ, Taberiye, Askalân, Nablus, Remle, Gazze dahil birçok kaleyi ele geçirdi. Birkaç hafta içinde büyüklü küçüklü elli iki şehir fethedilmiş, sıra Kudüs’e gelmişti. Sultan 20 Eylül 1187’de Kudüs’ü kuşattı. Mi‘racmucizesinin yıl dönümü olan 27 Receb 583 (2 Ekim 1187) Cuma günü Kudüs’ü fethetti.[2]Salâhaddîn bu büyük zaferden sonra, Kudüs Haçlı Krallığı topraklarının Sur dışında kalanı ile Antakya Prinkepsliği ve Trablus Kontluğu topraklarının çoğunu ele geçirdi. Bunu takip eden 1189-1192 yılları arasındaki III. Haçlı Seferi’ne karşı insanüstü bir mukavemet göstererek, tek başına bütün Batı Avrupa’ya karşı durdu. Haçlı Devletleri Yafa-Sur, Antakya, Trablus şehirleri etrafındaki dar sahil şeridi ile hudutlu kaldı. Birleşik Batı Avrupa Selâhaddîn’inşahsiyeti etrafında birleşen kuvvetin gücünü kabullenmek zorunda kaldı.Selâhaddin, Haçlılar’la antlaşma yaptıktan kısa bir süre sonra 27 Safer 589’da (4 Mart 1193) Dımaşk’ta vefat etti. Bu tarihte Mısır, Libya, Yemen, Filistin, Suriye ile Malatya ve Ahlat’a kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ve Hemedan’a kadar Kuzey Irak’ta onun adına hutbe okunuyordu. Yerine büyük oğlu el-Melikü’l-Efdal Ali geçti. Selâhaddin geniş bir alanı kapsayan bir siyasî birlik kuran büyük bir devlet adamıdır. Bu siyasî birlik Eyyûbîler’in ardından Memlükler’le devam etmiş, 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Kahire’yi ele geçirmesiyle son bulmuştur. Türkler Selâhaddin devrinde Mısır, Libya, Kuzey Sudan, Hicaz, Yemen gibi yerlere hâkim olmuş, bu hâkimiyet asırlarca devam etmiştir. Selâhaddin kuvvetli bir ordu, iyi çalışan bir devlet teşkilâtı kurmuş, Fâtımî hilâfetini yıkarak bölgedeki ideolojik parçalanmaya son vermiştir. Onun ikinci büyük başarısı Kudüs’ü ve Haçlılar’ın elinde olan birçok yeri kurtarmasıdır. Kudüs’ü geri alması İslâm dünyasının en ünlü kahramanları arasında yer almasını sağlamıştır.[3]Dünya tarihinde haklı bir şöhret kazanan ve örnek bir sultan olarak gösterilen Selâhaddîn-i Eyyûbî, Türk-İslâm tarihinin en tanınmış kahramanlarından biridir. MehmedÂkif Ersoy onu “Şark’ın en sevgili sultanı”, Fransız tarihçisi Champdor“İslâm’ın en saf kahramanı” diye nitelemiştir. "Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki..." sözüyle hafızalara kazınan Selahaddin Eyyubi’ye farklı etnik kökenler atfedilmiştir. Genel kanaat Selahaddin'in Kürt olduğu yönündedir. Müslümanlar onun şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslâm kahramanı görmüştür. Doğulu ve Batılı tarihçilerin, yazarların eserlerinde kendisinden övgüyle söz edilmiştir. Tarihçilerin anlattığına göre Selâhaddin zamanını ya ilim ya cihad veya devlet işleriyle geçirirdi. Kur’an’ı ezberlemiş ve iyi bir eğitim görmüştü. Arapça, Türkçe, Farsça ve Kürtçe biliyordu. Amelde Şafii, itikattaEş‘arî idi. Adaleti İbnŞeddâd ve İbnCübeyr tarafından özellikle vurgulanmıştır. Aşırı derecede cömert olduğu, öldüğünde özel hazinesinden sadece 1 Mısır dinarıyla 36 veya 47 Nâsırî dirhemi çıktığı kaydedilir. 56 yaşında Şam’da vefat eden SelâhaddînEyyûbî (Rahmetullâhi Aleyh)’nin kabri Şam’da, Emevî Camii’nin hemen yakınında yer alan Medresetü’l-Azîziyye’nin avlusundaki hazîrede bulunmaktadır. Büyükmücahit ve devlet adamı SelâhaddînEyyûbî’i başta Kudüs’ün fethi olmak üzere, fetihleri ve zaferleri, haçlılara karşı verdiği büyük mücadele ve İslam’a yönelik muhteşem hizmetleriyle hatırlıyor, hayırla, minnetle ve şükranla yâd ediyorum.
Dr.İmbat MUĞLU
[1]İmmadeddin, El-Feth el-Kussifi’l-Fath al-Kudsî, s. 194.
[2]https://islamansiklopedisi.org.tr/selahaddin-i-eyyubi
[3]https://islamansiklopedisi.org.tr/selahaddin-i-eyyubi