…Ve
Doğurur şehirler
Varoşlardan zılgıtlar yükselir
Terelellinin biri bin para
Acının haykırışıdır
Kulaklarda çınlanan.
Suskunluğun gizemiyle
Hakkın haklının ayak sesidir
Doğanın haykırışıdır
Kör kurşunlara başkaldırıdır
Tarihin şahitliğinde
Sınıfsızlığa olan özlemdir
Ah benim Şahmeranım
Koca yürekli insanım
Barışa olan özlem ile
Hoyrat ve de cengâver
Sonsuzluğun karanlığında
Umuttur, hayaldir
Zalime haykırıştır
Dayanışmadır beklenen.
Hakkı AYAS
Bekleye dura bakalım o güzel günleri, yaşayamadıklarımızı hayal ederek. Aslında kavuşamamaktadır o esrarengiz içimizdeki istek. Bu istektir yaşama bizi bağlayan. Bazen acılarla bazen de sevinçlerle, zaferlerle, kendini hissettirir. Bu bağdır bizleri ayakta tutan, bu bağdır kavuşunca bizi coşturan. Bu bağdır olmayınca bizi hüzünlendiren, acı çekmemizi sağlayan. Bazen de karışık duygular yaşatıp yüreğimizde isyanlar ettiren.
‘’Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel ya da kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok. Kimse için en değilim, daha değilim. Bu devasa iddiasızlığın verdiği özgürlüğün hastasıyım.’’ Sabahattin Ali’nin şu cümlesindeki tutkuyu hissedebilmektir.
Özetlersek yaşamı oluşturan duygulardır. Yaşam serüveni olumlu ya da olumsuz duyguların bütünüdür. Önemli olan bu serüveni, her haliyle yaşayıp her anından zevk alabilmeyi başarabilmektir. İçinde bulunulan yaşam ve coğrafya tabi ki kendi şartlarıyla özlenilen yaşamı zorlaştıracaktır. Beklenilen dayanışmadır. İnsanların birlikte göğüs gererek yaşam yükünü kaldırmalarıdır. El ele tutuşabilmeleridir. Birbirlerini ötekileştirmeden sevebilmelerdir. Ancaksız birliktelikler oluşturabilmeleridir.