Demokratik rejimler, genelde fırsat eşitliğine dayalı, dürüst seçimlerle işbaşına gelmiş; evrensel insan haklarına bağlı, hukukun üstünlüğüne saygılı, kuvvetler ayrılığına ve yargı bağımsızlığına dayalı, toplumsal çoğunluğu değil, çoğulculuğu esas alan, tüm yurttaşlar arasında hak ve adalet ilkelerine göre yönetilen özgürlükçü siyasi rejimleri tanımlamak için kullanılır.
Halbuki totaliter siyası rejinler ise; fırsat eşitliğine ve dürüst rekabete dayalı olmayan seçimlerle iktidara gelen; evrensel insan hak ve özgürlüklerini fazla önemsemeyen, hukukun üstünlüğünün göz ardı edildiği; kuvvetler birliği ve tek kişi buyruklarına dayalı, yargı bağımsızlığının fazla önemsenmediği, çoğulcululuk yerine, etnik ya da dinsel çoğunluğu ön plana çıkarıldığı, çoğu evrensel ve anayasal özgürlüklerin sınırlarının oldukça daraltıldığı, adil yönetim ilkesinin sıkça ihlal edildiği siyasi rejimleri tanımlamak için kullanılır.
Demokratik ve totaliter bu iki siyasi rejim arasında bir karşılaştırma yapılarak, siyaset ve yönetim sosyolojisi açısından aralarındaki farklar şöyle özetlenebilir.
1- İktidara Gelme Anlayışları Farklıdır.
-Demokratik rejimlerde halkın iradesine ve siyasi tercihlerine saygı duyulur. Seçimler fırsat eşitliği ve dürüst rekabet koşullarında yapılır. Kamu gücü adil kullanılır.
- Totaliter rejimlerde ise, genel olarak muhalefet baskı altına alınır ve sesi kısılır. Seçimlerle de fırsat eşitliği ve dürüst rekabet ilkelerine uyulmaz. Kamu gücü iktidar için harekete geçirilir halkın gerçek iradesi tam olarak açığa çıkmaz ve sandığa yansımaz
2- Hukuk ve Yasa Anlayışları Farklıdır.
-Demokratik rejimlerde yargı erki bağımsızdır. Hukukun üstünlüğü esastır. Yargılamalar adildir. Mahkeme kararlarına titizlikle uyulur.
- Totaliter rejimlerde genelde yargı erki siyasi erkin emrine girer.
Halkın yargı kurumlarına güveni azdır. Yargıçlar kendilerini, siyasi erkin beklentilerine uygun kararlar vermeye zorunlu hissederler.
Siyasi erkin amacına hizmet etmeyen yargı kararları görmezlikten gelinebilir.
3- Yönetim Şeffaflık ve Hesap Verme Anlayışları Farklıdır.
- Demokratik rejimlerde siyasi erkin yönetim anlayışı şeffaftır.
Sistemin her kademedeki faaliyetleri, medya, kamu oyu , yargı ve parlamentoların denetimine açıktır. Kamu kaynakları, kamu yararı gözetilerek harcanır.
- Totaliter rejimlerde ise, siyasi erkin yönetim biçimi, kamu kaynaklarını harcama ilkeleri ve hesap verme yolları genelde şeffaf değildir. Parlamentonun ve yargının siyasi erki denetleye bilme koşulları çok zayıftır. Bu nedenle de totaliter rejimler, nepotizme, kayırmacılığa, görevi kötüye kullanmaya ve hatta keyfi yönetime açıktır.
4. Düşünce Açıklama ve Basın Özgürlüğü Farklıdır.
- Demokratik rejimlerde genelde basına sansür uygulanmaz. Fikir ve düşünce suç kavramı ya yoktur, ya da çok geniştir. Toplantı ve gösteri hak ve özgürlüklerinin kapsamı ve sınırları oldukça fazladır. Din ve vicdan özgürlüğü çift yönlü olarak anayasal güvence altındadır. Kamu düzenini bozmadığı ve kamu sağlığına zarar vermediği sürece, hiç kimse dini, siyasi ya da ideolojik inancından dolayı kınanamaz, anayasal haklarından yoksun bırakılamaz ve hukuken cezalandırılamaz.
- Totaliter rejimlerde ise; genelde güçlü bir medya kontrolü ve basına karşı gizli ve açık sansür vardır. Özellikle de muhalif basının sesi kısılır. Fikir ve düşünce suçu söz konusudur.. Toplantı ve gösteri hak ve özgürlüklerinin kapsamı çok daraltılmıştır.
Etnik ve azınlık gruplar genelde gizli ya da açık denetim ve baskı altında tutulur. Topluma değişik yollarla pompalanan gerçek dışı algılarla bir korku kültürü pompalanabilir.
5- Ekonomik Adalet Anlayışları farklıdır.
- Demokratik ülkelerde toplumsal refah artışı, vergi adaleti, gelir dağılımın adil olması, kamu görevlerinde liyakata göre istihdam ve yükselme, işsizlik, enflasyon ve deflasyon sorununun kalıcı olarak çözülebilmesi, eğer tek bir cümle ile söylersek, sürdürülebilir bir ekonomik istikrar, yani toplumdaki herkes için ekonomik adalet sağlamak...siyasi erkin en önemli görevleri arasındadır.
- Totaliter rejimlerde, ekonomik kaynakların verimli tutarlı ve kamu yararına kullanılması fazla önem taşımaz. Vergide adalete, istihdam ve terfilerde liyakata fazla önem verilmez. Ücretler genel düzeyinin düşüklüğü, yoksullaşma, enflasyon, işsizlik, deflasyon, verimsizlik, gelir dağılımındaki bozulmalar, döviz kıtlığı, aşırı iç ve dış borçlanmalar ekonominin genel yapısını ve ekonomik istikrarı bozar. Ekonomik sorunların dile getirilmesi de siyasi erkçe hoş karşılanmaz. Muhalifler suçlanır. Böyle durumlarda, özgürlük çemberi daraltılır. Kolluk kuvvetleri ve çoğu kez bağımsız olamayan yargı erki halkın sesini kısmaya yönelebilir.
6- Eğitim, Bilim ve Kültür Anlayışları Farklıdır.
- Demokratik ülkelerdeki eğitim sistemi, toplumun aydınlanması, ekonomik, sosyal, mesleki ve kültürel yapının gerektirdiği insan gücünün planlanması, üretimin ve her türlü hizmetin kesintisiz olarak sürdürülebilirliği için, çağın gereklerine uygun olarak, akılcı ve bilimsel bir anlayışla biçimlendirilir ve temellendirilir.
Bilimsel, teknolojik araştırmalar ve yeni buluşlar.için yeterli kaynak ayırma yoluna gidilir. Sanatsal ve kültürel faaliyetler özendirilir ve desteklenir.
- Halbuki otoriter ülkelerde, akılcı ve bilimsel eğitimin toplumsal refahı artırıcı özelliği görmezden gelinir. Eğitim sistemine, gerçekçi ve çağdaş olmayan irrasyonel bilgiler boca edilir. Eğitim sistemi de giderek rasyonellikten uzaklaşır. siyasallaşır. Toplumun bütününün değil, sadece siyasi erkin ideolojik tutum ve davranışlarına uygun duruma ve kıvama getirilir. Böylece ekonomik mesleki insan gücü ihtiyaçları ile eğitim programları arasında uyumsuzluk ortaya çıkar. Sanatsal ve kültürel çalışmalar ve etkinlikler denetim ve gözetim altında tutulur.
7- Toplumsal Birlik ve Barış Anlayışındaki Farklar.
- Demokratik siyasi rejimlerdeki siyasi iktidarlar, evrensel insan hakları, çoğulcuk, demokrasi ve hukukun üstünlüğü çemberi dışına taşmadan, toplumsal dayanışmayı artırma, sosyal- siyasi empati yaparak herkesi barış, adalet ve eşit yurttaşlık bilinci içinde bir arada tutmaya çalışır. Hiç bir etnik dini grubu ötekileştirmez ve düşmanlaştırmaz. Kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri büyük oranda törpülenir.
-Halbuki totaliter siyasi rejimlerde, etnik, azınlık farkları, egemen görüşe uymayan din mezhep v.b. inanç ayrılıkları ötekileştirme konusu yapılarak ülke yurttaşları arasında dışlamalara neden olabilir. Hak ve özgürlük kısıtlamalarına uğradığına inanan yurttaşların evrensel hak ve özgürlük talepleri toplumsal, siyasi bölücülük olarak değerlendirilebilir. Halbuki her ötekileşme ve dışlama, orta ve uzun vadelerde toplumda yeni fay hatlarının ortaya çıkmasına ve toplumsal bölünmelere kaynaklık edebilir. Ayrıca Kadın nüfûsun her alandaki hak ve toplumsal cinsiyet eşitsizleri hep görmezden gelinir.
8- Doğaya, Doğal Kaynaklara, Çevreye Karşı Farklar.
-Cağımızdaki demokratik ülkelerde, doğaya, çevreye ekolojik ve biyolojik dengelere büyük önem verilmektedir. Çevrenin, suların, solunan havanın, denizlerin... kirletilmemesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca ormanların, orman varlığının korunması, evcil ya da yabanıl hayvan haklarına saygı duyulması çok önemli bir konudur. Sürdürülebilir doğa, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir orman varlığı, yeraltı ve yerüstü doğal kaynakların ekonomiye kazandırılması çok önemli bir konudur.
- Ancak çağımızın totaliter rejimlerinde, genellikle her şey iktidar ve çıkar odaklı algılandığı için, doğa, çevre, orman, su, hava, toprak,kirlenmesi, doğal yaşamın, evcil ve yabanıl hayvanların sürdürülebilir bir politika ile korunması ve desteklenmesi de yine bu tür siyasi rejimlerce önemsiz olarak algılanmaktadır.
Son söz, hiç kuşkusuz, demokratik ve totaliter rejimler arasındaki farklılıklar burada sayılanlardan çok daha fazladır.
Hiç şüphe yok ki demokrasiler de kusursuz siyasi rejimler değillerdir. Fakat, yine de, daha iyisi bulunana kadar asla vazgeçilemez rejimler yine demokrasilerdir. Batı tipi, halk iradesine, serbest ve adil seçimlere, evrensel insan haklarına, din ve vicdan özgürlüğüne, çoğulculuğa, adalete, yasalar karşında eşit yurttaşlığa ve özellikle de hukukun üstünlüğüne dayalı parlamenter ve laik rejimler Türk Ulusunun da gerçek özlemi olmalıdır.