Tembellik, insanımızı daima zarara sokan hoş olmayan bir huydur. İş yerlerinde, ailelerde zaman zaman kavgalara sebep olan başlıca olumsuzluklardan biridir. Dünyaya gelen her insan mutlaka ve mutlaka bir şeyler yapmak zorundadır. Çünkü yaşaması için çalışması gereklidir. Çalışmayan tembellik yapan insan günün birinde hem etrafına zarar vurur hem de çalışan insanlara zamanla muhtaç olur. Diye düşünüyorum. Daima örnek almamız gerekli diye naçizane düşündüğüm. Sözleri altın değerinde olan atalarımızın da söylediği gibi; çalışan demir ışıldar. Yani paslanmaz demişler. Çalışan insan kendine etrafına faydalı olur. Her insan bir tüketicidir. Buna karşılık bireylerin kendi çapında elinden geldiğince üretici olması da gereklidir. Bazılarımız nedense üstümüze bir iş düştüğü zaman başkalarına havale etmeye çalışıyoruz. Hâlbuki üstümüze düşen işi görevi bizler en iyi şekilde yapmalıyız. Öyle ki geleceğimizin teminatı olan genç nesillere de güzel örnek olmalıyız.
Onlara nasihat ederken gerek kamu kesiminde gerek özel sektörde günlük hayatında yapacağı işe can ve başla sarılıp başkalarına muhtaç olmadan helal ekmek kazanmalarını önermemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani falan az çalıştı filan yatmaya alıştı demeyelim biz en başta kendimiz ara sıra aynaya bakalım. Kendimize soralım bugün kazandığım kazancı hak ettim mi diyelim kendi nefsimize sahip çıkalım. Gururlu olmayalım onurlu olalım. Bazı kardeşlerimiz iş yapmaya gelince, iş başa düşünce bin bir bahaneye başvuruyorlar Allah muhafaza bu tutumda bana göre cümle insanlığa zarar verir diye düşünüyorum. Maalesef bu şekil tembellik yapan hazırcı insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bazılarımız şu cümleyi sıkça kullanıyoruz: “olur, bakarız, yarın olsun acelesi ne.” Yani nerdeyse bir ekmek almaya bile kırk minnetle gidenlerimiz maalesef ve maalesef mevcut.
Gün geçtikçe hazırcı, bana neci bir nesil hızla artıyor. Burada en büyük sorumluluk yine biz ana ve babalara düşüyor. Çocuklarımızı sevdikleri işe yönlendirerek tembellik belasına düşmemeleri için her konuda gayret göstererek yardımcı olup onların çalışkan insan olmasını sağlamalıyız.
Geçmişte iş makinelerinin olmadığı dönemde atalarımızın tarım işlerinde kazma kürekle kol kuvvetiyle ekmeğini kazandığını tarlalara öküzle çift sürüp tohum ektiğini ve buğdayları ellerine ellik takıp orakla biçip öküzle düğen sürüp yabayla harman savurduğunu ve bunun gibi zor şartlar altında çalışıp geçim sağlandığını anlatmalıyız. Örneğin ben naçizane beş yaşında iken biz ailece Malatya merkezden köye göçtük on bir yaşıma kadar köyde yaşadım. Babam şehirde köye göçüp çiftçilik yaptı. Buğday ektiği zaman ben de o çocuk yaşlarımda elime ellik takar orakla tıpkı yetişkin insanlar gibi ekin biçerdim hatta o yıllarda derlerdi sen üç kişilik çalışıyorsun. Yani zora katlanırdık o zaman şartlar onu gerektiriyordu.biz ailecek ben on bir yaşına geldiğimde tekrar Malatya merkeze göçtük. O zamanlar köylerimizde cer yan yoktu hatta şehir merkezinde de şehre uzak olan mahallelerde cer yan yoktu. Öğrencilerin çıra ışığında ders çalıştığını biliyorum yeni nesillere anlatmak lazım. Ayrıca daima saygı duyduğum öğretmenlerimizin yolu olmayan ücra köylerde zor şartlarda öğrencilerine ders verdiğini zaman zaman da kendileri noksan olanı gidererek çocuklara destek olarak eğitim verdiğini anlatmalıyız diye düşünüyorum. İnşallah bazı kardeşlerimizin bu tembellik hastalığına düşmelerini engelleriz. Benim naçizane düşünceme göre tembellik aileye zarar mahalleye zarar memlekete zarar yani açıkçası dünyaya zarar efendim çünkü kendisine fayda sağlamayan bir insanın hiç kimseye faydası olmaz olsa olsa zaman zaman zararı olur. Tabi ki tembellik yapan kendi kendini de perişan ediyor. Ne olur erinmeden yorulmadan gücümüzün yettiği işleri yapalım çalışalım güzel sanatlar zanaatlar alışalım bizim ortak paydamız çok bir olup ortak paydalarda buluşalım. Zaten bizim kardeşlerimiz zeki bir nesilden geldiği için çalışınca başaramayacağı hiçbir iş yok. Elimizden geldiği kadar işimiz varsa çalışalım birilerini bahane etmeyelim kendi işimize bakalım iyi çalışan kardeşlerimizde örnek alalım kıskanmayalım çalışanlar daima ileri gider çalışmayan gerilerde kalır. Yani açıkçası tembellik insanı yolundan eyler yapacağı işleri varsa geri kalır. Bunu bir çoğumuz biliyoruz fakat nedense işe çalışmaya geldiğinde bazı kardeşlerimiz başkalarının sırtında geçineceğini sanıyor oda erdemli bir davranış olmaz en güzel kazanç kendi bileğinin gücüyle alın teri dökerek kazanılan kazanç diye düşünüyorum Allah’a emanet olun. Saygılarımla Osman Kaya dört dörtlüğümü sizlerle paylaşayım.
Elin sağlam kolun sağlam,
Çalış geri kalma yavrum,
Konuşursun dilin sağlam,
Tembelliğe dalma yavrum.
Hakkı düşün canda serde,
Devadır her türlü derde,
Boş durup iş olan yerde,
Bahaneler bulma yavrum.
Çektiğin emeği görür,
Sana bin katını verir,
Susuz ağaç erken kurur,
Güz geleden solma yavrum.
Kaya söyler dünya hali,
Kendinden üstün gör eli,
Rahat veresin suali,
Sen gaflete dalma yavrum.