Ulusal ve Evrensel Şairimiz Nazım Hikmet'in Yaşamı Üzerine Kısa Notlar ve Kişisel Bir Tanıklıĝım

Bu gün 03 Haziran 2024. Büyük şairimiz Sayın Nazım Hikmet Ran, tam 61 yıl önce  bu gün,  kendi vatan toprağından çok uzaklarda, Moskova'da yaşama gözlerini yummuştu. Mezarı hala Moskova'dadır...

Şimdilerde, solcu, sağcı, dindar ya da milliyetçi   kimi  politikacılar    söyleşilerinde ünlü şairimiz sayın Nazım Hikmet'in şiirlerinden ve "Kuvayı Milliye Destanı" adlı başyapıtından bolca  alıntılar yaparak  siyasi söyleşilerde bulunmayı çok seviyorlar. Hiç kuşkusuz bu durum  çok sevindirici...

Ancak bir zamanlar,  başta Sabahattin Ali, diğer bir çok yurtsever solcu yazar gibi, Nazım Hikmet adını anmanın, O'ndan şiir okumanın ya da çantasında, evinde Nazım Hikmetle ilgili yapıtlar bulundurmanın komünist ve Sovyet yanlısı olmakla suçlanarak işkencelerden geçmek, hapsi boylamak ve hatta ölmek anlamına geldiğini hiç unutmamak gerekir.

Bu ve benzeri suçlamaların  en büyük ızdırabını da,12 Mart 1971 Askeri Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Askeri darbesinden sonra  hak, hukuk, adalet, bağımsızlık ve demokrasi isteyen çoğu  ilerici gençler çekmiştir  ...nereden nereye.

 Peki Kim bu Nazım Hikmet? Değeri ve önemi nereden geliyor?

A- Çok kısa ve öz yaşamı.

15 Ocak 1902 Yılında Selanik'te doğmuş, 03 Haziran 1963 Yılında Moskova'da vefat etmiştir. Önemli bir Osmanlı Ailesinin evladıdır.

Babası Hikmet Bey, annesi Celile Hanım'dır. Anne tarafından Leh( Polonya) asıllı olduğu söylenir.

Nazım Hikmet öğrenimine İstanbul Nişantaşı Numune Mektebi'nde başlamış, Galatasaray İdadisi'nden ( Galatasaray lisesi'nden) muzun olmuş ve İstanbul  Heybeliada Bahriye Mektebine( Deniz Harp Okulu'na) yazılmıştır. fakat sağlık sorunları nedeniyle askeri öğrenimini bitirememiştir.

Nazım Hikmet'in edebiyat ve siyasetle iç içe geçtiği acı  üzüntü ve hapishane yıllarıyla dolu çok sıkıntılı bir yaşam öyküsü vardır. Bu nedenle 1951 yılında  kaçak Ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış, Rusya'ya  gitmiş, daha sonra Moskova da üniversite okumuştur.

 B-:Bazı önemli  Fikirleri ve Yapıtları?

 Nazım Hikmet, evrensel,  insancıl (hümanist), toplumcu ( sosyalist) ve ortaklaşacı( komünist) fikirleri ile tanınır. Bu nedenle de Amerikancı ve NATO'cu siyasi siyasi  sağ iktidarlarca çok tehlikeli olarak tanıtılmış ve koğuşturulmuştur; doğal olarak başta şiirleri olmak üzere  tüm yapıtları da öyle...

Başlıca Yapıtlarına gelince:

- Kuvayı Milliye Destanı. Tam 835 satır.

- Memleketimde İnsan Manzaraları.

- Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim. (Roman)

-Ferhat ile Şirin (tiyatro)

- Kafatası.(tiyatro)

C-  Nazım Hikmet'in evrensel bir sanatçı olduğuna  doğrudan tanık oldum.

Sayın Nazım Hikmet'in, sadece Türk yazınında( edebiyatında) değil, çağdaş dünya yazınında da  önemli bir yeri vardır. Ben de bu çağdaşlığın,  istem dışı olarak, doğrudan tanığı olmuştum. Şöyleki:

1970’li yıların son çeyreğinde Fransa'da, Nantes Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde doktora öğrencisiydim. 1970’lı yıllar Ermeni Terör Örgütü(ASALA)nün, Türkler'in, 24 Nisan 1915 yılında Ermenilere soykırım(genoside) yaptıkları bahanesiyle, başta Fransa olmak üzere, çeşitli Avrupa ülkelerinde sanırım 42 diplomatımıza suikast düzenleyip şehit ettikleri yıllardı.

Bu nedenle, Fransız polis  örgütü de  Türk kimliğimi her yerde açıklamamam için beni uyarmış ve şahsımı korumaya almışlardı...

Bir gün yanıma, Nantes Üniversitesi Edebiyat Fakülesi Çağdaş Dünya Edebiyatçıları doktora programından Türk olduğumu araştırarak öğrenen bir öğrenci geldi. Hocası kendisine Çağdaş Dünya Edebiyatçılarına örnek  kişi olarak  Sayın Nazım Hikmet'i tez konusu olarak vermiş...Nazım Hikmet'in şiirlerinin Türkçeden Fransızcaya çevirisi gerekiyormuş...işin ilginç yanı bu öğrenci Ermeni asıllıydı...

Zaman zaman uygarca tartıştık, konuştuk. Aramızda çatışmaya varan bir sorun olmadı. Ancak kafasındaki bilgiler hep tek yanlıydı, zamanla biraz törpülendi...ben de kendisine çevirilerde yardımcı oldum. İlk çeviriyi " Sevda Bulutu" isimli şiirle  yapmaya başladık...

Kıssadan hisse şudur.

Kimileri sevse de sevmese de, hatta kimi cahil toplum kesimlerindeki Nazım Hikmet karşıtlığı ve hatta düşmanlığı devam etse de; O,  Kuvayi Milliye Destanı ile, bizim toplumsal duygularımızı ve yurt sevgimizi en iyi anlatan ulusal  bir şairimiz olmanın yanında, evrensel düzlemde de büyük itibar gören ve saygı duyulan çağdaş ve evrensel bir sanatçımızdır. Yukarıda da anlatıldığı gibi, bu satırların yazarı doğrudan bu olguya tanıktır. Ayrıca eserleri onlarca yabancı dile çevrilmiştir.

 Nazım Hikmet  kendisini yakarak toplumu aydınlatmak istemiştir. Etkileri devam ediyor ve edecek...

Hep ışıklar içinde kalsın.