Umudun adı Çocuk

Sallanmaz salıncakları savaş çocuklarının… Ya kopar zincirleri ya da arşa yükselir cansız bedenleri… Büyümez savaşın çocukları, büyüyemez… Ya daha doğmadan ölür ya emeklemeden yahut koşmaya yeltenirken. Varsa talihten yana bir şansı bazısının ya görmeden ya duymadan ya da konuşmadan yaşayıverir. Sevinç bilmez savaşın çocukları. Varsa sevinmeye dair bir mutluluk; yakıştırmaz, çok görür tebessümü o mutsuz çehresine. Çalındı çocukların hayalleri, bir savaş meydanına gömüldü tazecik umutlar. Örttünüz kin ve nefretle, hırs ve öfkeyle üstlerini… Kirlettiniz dünyayı ölüm kokan ellerinizle. Bir karahindiba misali dağıttınız tek nefeste.

Kırmışlar pencerelerini çocuk, her hayalin cam kesiği… Yanan umutların dağıtılan külleri Nil’ e savruluyor. Vurmasınlar uçurtmanı, şekerden tatlı uykularını bölmesin bomba sesleri. Çalmasınlar misketlerini, bir körebe oyununda hedef olmasın o minik bedenin.

Ağlama çocuk; dökme gözyaşlarını kurumuş insanlığın üstüne, yeşermez kurak topraklarda umut çiçekleri, filiz vermez ağaçların kuruyan dalları.

Ölme çocuk; Nil’in kan kokusu uyutmaz seni, ağıt yakmaz yokluğuna zulmet rüzgârları.

İnadına gül çocuk; attığın çığlıklar acının değil, umudun olsun. Gökyüzüne yükselen özgürlük duan olsun.

İNADINA YAŞA ÇOCUK; ölmemek için değil, tellere takılan çocukluğun hatırına…