Türkiye'nin dört bir yanında "En ufak bir sarsıntıda bile deprem oluyor diye gözümüz tavanda, sallanan avizelerde” diyen ve sürekli deprem olacak paniği yaşayan pek çok insan var.
Hayatımızı ciddi anlamda etkileyecek olan bu korkunun belirtileri kişiden kişiye göre farklılık gösterse de genel olarak; uyku bozuklukları, küçük bir hareketten bile korkma durumu, ağlama isteği, yoğun bir huzursuzluk hissi, depresyon, deprem anının akıldan çıkmaması ve her harekette aynı anın yeniden hatırlanmasıdır.
Bu noktada fobileri, zaman zaman yaşadığımız işlevsel korku ve kaygıdan ayırmak gerekir. Binlerce insanın hayatına ve sağlığına mal olmuş böylesi yıkıcı bir depremin ardından hissedilen korku ve kaygı temelde insanın güvende hissetme ihtiyacından kaynaklanır ve son derece doğaldır.
Deprem korkusu, diğer pek çok fobinin aksine kişinin kendisinin tehlikeyle karşı karşıya olduğu bir meseleyle değil; ailesi, yakın çevresi, hatta dünyayı içerisine alan felaket senaryolarıyla tetikleniyor
Yaşadığımız bu büyük deprem nedeniyle hepimiz olumsuz bir duruma yoğun bir şekilde maruz kaldık. Tetiklendik, etkilendik. Bu süreçten etkileniyor olmamız kaygı bozukluğu yaşadığımız anlamına gelmez. Tıpkı panik olmamızın panik bozukluğu yaşadığımız anlamına gelmediği gibi... Bu süreçle önlem alarak, hissettiğimiz duyguların normal olduğunu bilerek, duygularımızı yaşamaya izin vererek, yas tutarak, biraz zaman alacağını bilerek, birlikte olarak, duyguları ifade ederek ve gerektiğinde yakınlarımızdan ya da bir uzmandan destek alarak başa çıkacağız.
Velhasıl depremde nevrimizin dönmesini istemiyorsak, deprem acılarımızı depreştirsin istemiyorsak, enkaz altında çaresizce kurtarılmayı beklemek istemiyorsak bu hususta her an teyakkuz halinde bulunmalıyız. Depremin bir de manevi anlamı vardır. Bazen insan büyük üzüntüler yaşar, çok sevdiği birinden hiç beklemediği bir darbeyle yıkılır. Bu depremin etkisinden kurtulmak oldukça zordur. Fakat insan yine de toparlanmaya çalışmalı, onlara inat kendini salmamalıdır. ‘Onların sözleriyle;benim yüreğimde deprem olmaz.' Depremde söylenen sözler de bunlardan biridir. Onlar ancak titreşim yapabilir!’ deyip yoluna devam etmelidir. Zira şunu bilmelidir ki, bir ağacın kökü sağlamsa eğer, o ağaç sallansa da yıkılmaz. İşte manevi depremlere karşı da böyle olmak gerekir. Hiçbir zaman ne somut ne soyut bir deprem yaşamamanızı diliyoruz.
Unutulmamış Unutkanlığımızdır Deprem!
Allah'ım, bu en büyük felaketten bizleri korusun İnşallah...