Ön yargı kelimesinin özünde koşulsuz sevmek ya da sevmemek yer almaktadır. Ön yargı kelimesinin içerisinde peşin hüküm, önceden edinilmiş olumlu ya da olumsuz kanı ve yargılar vardır. Önyargı genel anlamına bakıldığı zaman başka insanlara karşı yanlı ve haksız bir tutum sergileme anlamına gelir.
Önyargılar kişilerin psikolojik durumlarına, sahip olunan kalıplaşmış yargılara, çevrelerine, yaşadıkları sosyal ortama, bulundukları sosyal statüye ve daha pek çok etkiye bağlı olarak ortaya çıkar.. Ön yargının ortadan kaldırılabilmesi için, yapılması gereken farklılıkların ön plana çıkarılıp kınanacak şekilde yargılanması değil, herkesin pek çok açıdan farklı olabileceğinin görülmesidir. Konuşma, davranışlar, etnik grup, din gibi pek çok farklı konuda farklılık olabileceği görülürse önyargılar ortadan kolayca kaldırılabilir ve toplumsal düzen içinde sağlıklı ilişkiler kurmak mümkün olabilir. Önyargıların ortadan kalkması için özellikle de eşit statünün sağlanması, grupların devamlı olarak birebir temas içinde olması, yarış değil işbirliği içinde olunması ve sosyal normların temas kurmaya özendirilmesi gerekir. Günümüzde ne yazık ki statü farkları gün geçtikçe artış göstermektedir ve bununla beraber de toplum içindeki en sık kullanılan önyargı daha da artmaktadır. Rekabet ortamı düzeyli şekilde ilerlemeli ya da tamamen ortadan kalkmalıdır ve bu şekilde statü önyargılarının da önüne geçilebilir. Kişiler temas kurmalıdır ki kalıp yargıların ya da şemaların etkisi ile önyargılarının esiri olmasınlar. Yalnızca kişilerin düşünceleri ve anlık tutumları önyargıları oluşturmaz, içinde bulunulan toplum önyargıların merkezidir ve toplum insanların kişisel fikirlerini etkilemede önemli bir araçtır. Önyargıların azaltılması için toplum da bireyler de gereğini yapmalıdır ki en ufak bir yanlı ya da haksız tutum sergilenmesin.
Kişileri tanımadan, bilmeden duyduklarımıza veya anlık davranışlarına bakarak değerlendirmek peşin hüküm vermek tabi ki bizleri hataya sürükler. Eğer toplumsal paydaşlığı büyütmekse amaç kişi ve kişileri kazanmalıyız. Bunu da empati yaparak, anlayarak, diyalog kurarak gerçekleştirebiliriz.
Tahir...
Onu hiçbir sınıf arkadaşı sevmiyordu. Çünkü derslerine asla çalışmayan, tembel bir çocuktu. Özellikle öğretmeni "Beni delirtiyorsun" diye hep kızıyordu Tahir'e. Bir gün Tahir'in annesi okula geldi. Öğretmeni ile görüştü. Öğretmen dürüstçe "Çocuğunuz ders çalışmayan aptalca şeyler yapan bir çocuk, notları da düşük, hayatımda bunun kadar tembel bir öğrenci görmedim" dedi. Annesi çok şaşırdı, Tahir'i okuldan aldı ve Kayseri'ye taşındılar. Aradan 25 yıl geçti. Öğretmen de Kayseri'ye tayin olmuştu. Bir gün öğretmen ağır bir kalp krizi geçirdi. Bütün doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylediler. Bu zor bir ameliyattı ve Kayseri'de ameliyatı yapabilecek tek bir cerrah vardı. Lütfen cerrahın kim olabileceğini içinizden kendinize söyleyin. Öğretmen ameliyat oldu. Gözünü açtığında karşısında yakışıklı cerrah ona gülümsüyordu. (Sayın okuyucu şu an ne düşündün.) Öğretmen tam teşekkür edecekti ki suratı morarmaya başladı. Bir şey söylemek için elini kaldırdı ama söyleyemeden küt diye öldü.
Cerrahın Tahir çıkacağını sandınız değil mi?
Yapmayın. Doktor şaşırdı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir baktı ki o da ne?
Odaları temizleyen Tahir, solunum cihazının fişini çekip elektrik süpürgesini takmış...
(Kemal Ekşioğlu ve Paylaşımlarından alıntı bir öyküdür)
Bu öyküden pek çok çıkarım yapabiliriz.Eğitim sistemimiz,öğretmenin davranışı,Annenin duyarlılığı,İş görevlendirmelerinde liyakat gibi gibi….
Sevgili Dostlar önyargıların pek çok farklı sebebi vardır ve bunlar genellikle farkına varmadan kişide önyargıların oluşmasına sebep olur. Çeşitli durumlarda ve bazı koşullar altında ortaya çıkabilecek olan önyargılar kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Çünkü bazen koşullar da önyargıların oluşmasına sebep olur.
Bence burada asıl amacı irdelemek gerekir. Ben içinde sevgi ve saygının olduğu her düşüncenin, her davranışın güzel olacağına inananlardanım.
Yüreğinizin sevgi ateşleriyle tutuşması dileğiyle…..