Yıkılasın İsrail Enkazını Göreyim

(Filistinli Kardeşlerimize İthafen)

Şüphesiz Allah, hainleri sevmez. Bir kavmin ihanet etmesinden korkarsan, sen de aynı şekilde onlarla yaptığın antlaşmayı onlara at; çünkü Allah, ihanet edenleri sevmez. Eğer (antlaşma yaptığın) bir kavmin ihanet etmesinden korkarsan; sen de onlara karşı aynı şekilde davran.

Yazının başlığı ülkemizdeki Müslümanların diline pelesenk olmuş bir motto, resim Suudi Arabistan da yatan Ümmet Treni ve Enfal Suresi, 58. Ayet.

Düyûn-ı Umûmiyye’nin Osmanlı’nın üzerine karabasan gibi çöktüğü bir dönemde Sultan Abdulhamit Hicaz Demiryolu projesini hayata geçirmeye karar verir. Devletin bütçesinin %20 sinden bile fazla olan bu proje için kaynak bulmada zorluklar yaşanınca Sultan Abdulhamit 50 bin Osmanlı lirası bağışlayarak bir yardım kampanyası başlatır. Osmanlı Vatandaşlarının yanı sıra Hindistan, Mısır, Rusya, Fas, Endonezya, Singapur, Tunus, Cezayir’ de yaşayan Müslümanlardan yardımlar gelmeye başlar. Bu yardımlar yeterli olmayınca bazı madenlerin işletmesi Hicaz Demiryolu işletmesine verilir. Yapımında herhangi bir ücret almadan çalışan insanların çetin iklim ve doğa ile mücadele etmeleri yetmezmiş gibi bedeviler tarafından yapılan saldırılardan dolayı can güvenlikleri de yoktur.

Osmanlı ve Arap Yarımadası için dini, ticari ve turizm açısından öneminin farkında olan binlerce insanın ücret almadan çalıştığı bu proje; 8 Yılda2666 kâgir köprü ve menfez, yedi demir köprü, dokuz tünel, 96 istasyon, yedi gölet, 37 su deposu, iki hastane ve üç atölye yapılarak 1908 yılında kısmen tamamlanır ve hizmet vermeye başlar. Asıl planlanan bitiş noktası Medine’ye kadar gidememesi ise 2.Abdulhamit tarafından Mekke Şerifi olarak atanan Şerif Hüseyin’in üstün gayretleri sayesinde olmuştur. Hüseyin, Filistin Cephesi olaylarında Arap aşiretlerinin ayaklandıran İngiliz Casus Arabistanlı Lawrance ve himayesindeki bedevilerle birlikte hareket halindeki treni içindeki insanlarla birlikte havaya uçurur. Ümmet Treni, Suudi Arabistan’a gelen ziyaretçilere özgürlük nişanesi olarak gösterilmek amacıyla hala suikasta uğradığı yerde duruyor.

Şerif Hüseyin ilerleyen zamanlarda İngilizler tarafından Kıbrıs’a sürgüne gönderilirken I. Dünya savaşında İngilizlerle birlikte hareket eden oğlu Abdullah’ta İngilizler tarafından 1.Ürdün kralı ilan edilirmiadı dolunca da Cuma namazında bir Filistinli tarafından öldürülür. Bugün ki Ürdün Kralı 2.Abdullah, Şerif Hüseyin’in 4.Kuşak çocuğu. Filistinli bir hatunla evli olan Abdullah tahsilini İngiltere de yapmış.

Arap coğrafyası ihanet ve İngiliz ajanlığı ile 19.YY. da krallık devşirirken, bütün dünyanın endişe ile baktığı Yahudiler, Filistin’in en verimli topraklarını yüksek meblağlarla satın alıp tarım kolonileri kurmaya başlamakla kalmamış, sanayi, ticaret, turizm konusunda büyük oranda gelişerek ve de dünyanın en disiplinli ordusunu kurarak devletleşme konusunda önemli adımlar atıyorlardı. Zaten bizden uzak Allah a yakın olsun mantığındaki bütün batılı ülkelerin benimsediği ve destelediği bu oluşum kısa süre içerisinde bütün dünyanın tanıdığı bir devlet haline geldi. Güya İsrail’i yok etme amacıyla kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Lideri Arafat tarafından da 1988 yılında resmen kabul edildi. İsrail devletini tanıma karşılığında Filistin Ulusal Yönetimi başkanlığını uzun yıllar yürüten Arafat 2004’te hafif bir grip sonrası Fransa da özel bir hastane de tedaviye alındığında hiç kimseyle görüşmesine müsaade edilmedi ve hastalığı hakkında herhangi bir bilgilendirme yapılmadan yirmi günde öldükten sonra kendisi tarafından kontrol edilen 900 Milyon dolarlık hesabı ve başta Coca Cola olmak üzere İsrail menşeili birçok şirkette 1 Milyar dolar civarında gizli portföyü olduğu kanıtlanmıştı. Hristiyan bir Filistinli Hatun olan eşi Süha Arafat’ta bir daha Filistin’e dönmeden Fransa’daki evinde Filistin Yönetiminin üst düzey yetkililerini, kirli çamaşırlarını ortaya çıkmakla tehdit etti.

Müslüman’ın umudu el emeği Hicaz Demir Yolunun malzemesini 1 dolar karşılığında yağmalarken Müslüman kardeşini düşünmeyen, Allah’ın bahşettiği en verimli yer altı kaynaklarını ecnebilerin emrine sunarken ümmet umurunda olmayan, İngilizlerin işaret edeceği bir koltuk karşılığında vazgeçmeyeceği hiçbir değeri olmayan bu insanlar için bırak Müslüman kardeşini, babasını bile sürgüne gönderen bu anlayış 7 Ekim sabahı yeni bir ihanete yelken açtı. Askeri birliğine; İtalyanların Trablusgarp savaşında Müslümanların safında yer alan, Filistin topraklarının para karşılığında Yahudilere satışına karşı gelen Filistin de bir Yahudi devleti kurulmasını reddeden ve 500 İngiliz Askeri tarafından şehit edilen İzzeddin el-Kassam’ın adını veren Hamas, 7 Ekim de bütün dünyanın gözü önünde Paramotorlarla Gazze sınırındaki Yahudi yerleşim merkezine girerek tamda birçok yabancı turistin olduğu bir festivali hedef alıp roketlerle sivilleri öldürmeye başladı. İsrail vatandaşı olmayan bir kadının esir alınarak yarı çıplak görüntülerinin medyaya servis edilmesinden de anlaşılacağı gibi bu saldırı İsrail’in bundan sonra yapacağı bütün sivil katliamlarının meşrulaştırılmasına büyük katkı sağlayacaktır. Kırk beşyıldır İsrail ile savaşan, rakibinin gücünü ve sonrasında neler yapabileceğini gayet iyi bilen Hamas’ın üç beş pırpırla İsrail’ e saldırıp Gazze’yi ele geçireceğine inanarak bu eyleme kalkıştığına mı inanalım? Yoksa dünya çapındaki istihbarat örgütü Mossad’ın havadan süzüle süzüle inip sağa sola rastgele ateş açan insanları görmediğine mi inanalım? Düşünün ki Amerika ajansları saldırıyı kınadıklarında bu arkadaşlardan henüz Mossad’ın haberi yoktu.

Olayın başlaması ile birlikte büyük bir heyecana kapılan yurdum insanı da her zamanki gibi başladı oturduğu yerden cihat etmeye. Kimi, Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Arafat’ın ortağı olduğu Coca Cola’yı protesto etmeye başladı kimi de bu balonlarla halk pazarına inip rastgele insan öldüren angutları Ebabil kışlarına benzetti. Hani şu; Allah’ın Kabe’yi korumak için görevlendirdiği Ebabil Kuşlarına. Biz tam da Yıkılasın İsrail enkazını göreyim, sana devlet diyenin yüzüne tüküreyim diye türkü tüttürürken iki gün önce bütün Müslümanları cihada çağıran Hamas ateşkese hazır olduğunu açıkladı.

Dini hassasiyetleri olan vatandaşlarımız sorgusuz sualsiz taraf olmayı bir vazife atfededursunlar. Bu patavatsız, ciddiyetsiz ve kime hizmet ettiği belli olmayan, İslamofobi’nin yayılmasını sağlayan hepsinden önemlisi Filistin’e yapılacak en ağır saldırıları ve çocuk katliamlarını meşrulaştıran organizasyonbirçok Müslüman ülkeyi yanında durmaya çağırıyor ve destek buluyorsa hepimizin bu konuda şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bugün Filistin de emir komuta Hz. Peygamber de olsa bu çelik çomak oyununa müsaade eder miydi sanıyorsunuz.Emin olun ki bu yapılanlar tamamen kontrollü, İsrail’in yıkılması için değil bölgede gücünün perçinlenmesi için yapılıyor. Yani anlayacağınız “Yıkılasın İsrail enkazını göreyim” demekle olacak işler değil.

Derseniz ki Allah isterse her şey olur. (El-Hakk)

Muhtemelen Allah’ta diyecektir ki;

-Ümmet treninin enkazını kaldırsınlar bir bakayım….