Amerika'nın New York kentinde 1901 yılında doğan ve arkeoloji dünyasında adını duyuran Theresa Goell, hayatının en büyük hayalini gerçekleştiremeden 1973’te vefat etti. Ancak, onun Nemrut Dağı’na duyduğu ilgi ve bağlılık, ölümünden sonra da devam etti. 1987’de UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilen Nemrut, Theresa Goell’in hikâyesinin son bulduğu yer oldu.
1954 yılında Nemrut Dağı'nda kazı çalışmalarına katılan Goell, Kommagene Krallığı’na dair önemli araştırmalar yaptı ve Kommagene Kralı I. Antiochos’un mezarını bulmayı en büyük hedefi olarak belirledi. Ancak bu hayalini gerçekleştiremese de, Nemrut’a olan tutkusu ve araştırmalarındaki başarısı ile dünya arkeoloji literatüründe önemli bir yer edindi. 1960 yılında Moskova’daki Oryantalistler Kongresi’nde yaptığı sunum ve ardından National Geographic dergisinde yayımlanan araştırmalarıyla dikkat çekti.
Goell, 1973’te Nemrut Dağı’nı son kez ziyaret etti ve vefatından sonra küllerinin yıllarca uğruna çalıştığı bu dağa savrulmasını istedi. Bu özel istek, yıllarca Goell’in yanında çalışan Yusuf Aydın tarafından yerine getirildi. Aydın, "Mis Guel" olarak hitap ettiği Theresa Goell’in küllerini, tümülüsün tepesine serpti. Aydın, "Külleri serpmektense bir kavanoza koyup tümülüsün içine koysak daha iyi olur" dedi ancak Theresa Goell’in vasiyeti üzerine külleri dağın zirvesine savurdu.
Goell, hayallerini gerçekleştiremese de, Nemrut’tan hiçbir zaman kopamadı.
Onun arkeolojik mirası, Nemrut Dağı’nda devam ediyor ve yıllar süren çalışmalarının izleri hala bu topraklarda yaşamaya devam ediyor.