Kültür & Sanat

Fahri Kayahan'ın sırrı: O gece ne oldu?

Eğer Türk müziği denince aklınıza yalnızca günümüzün popüler isimleri geliyorsa, Malatyalı Fahri Kayahan’ı henüz keşfetmediniz demektir!

1914 yılında Malatya’da doğan Fahri Kayahan, Türk halk müziği ve Türk sanat müziğinde eşsiz bir yere sahip, dönemin en büyük sanatçılarından biriydi. Günümüzde "star" olarak tanımlanan sanatçıların öncüsü olan Kayahan, hem sahnelerde hem de sinemada adeta bir yıldız gibi parlıyordu. Ancak onun hikâyesi yalnızca sanatıyla sınırlı kalmadı; müziği kadar dramatik bir yaşam öyküsü de vardı.

Fahri Kayahan, yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda çok yönlü bir kültür mirasının temsilcisiydi. Onu tanımadan Türk müziğinin derinliklerine inmiş sayılmazsınız!

MALATYALI FAHRİ KAYAHAN: EFSANEVİ BİR SANATÇININ HAYATI VE YOLU

Malatyalı Fahri Kayahan, 1914 doğumlu bir efsanedir! Hem Türk halk müziği hem de Türk sanat müziği alanlarında devleşmiş, sesiyle ve sanatıyla bir döneme damgasını vurmuş, bazen şanlı bir star, bazen de bir sinema ikonu olarak hafızalarımıza kazındı. Fahri Kayahan, Malatya'dan çıkıp İstanbul'a, sonra Almanya'ya uzanan bir yolculukla adını bütün dünyaya duyurdu, kaybolan yıldızlardan birini yeniden parlatmış bir sanatçıydı. Ama bu hikâye sıradan bir başarı hikâyesi değil, müzik, dram, aşk ve kayıplarla dolu bir yaşam!

BİR AŞK, BİR KAYBOLAN HAYAT: FAHRİ VE FAHRİYE

Fahri Kayahan’ın hayatındaki belki de en dramatik dönüm noktalarından biri, Fahriye Hanım’la tanışıp evlenmesidir. Ancak, aşkın ve evliliğin yanında acılı bir son da vardır. Fahriye Hanım'ın beklenmedik şekilde intihar etmesi, Fahri Kayahan’ı derinden etkilemiş ve tüm Malatya'yı yasa boğdu.

Bu olay, çevresinde büyük yankılar uyandırdı ve Fahri Kayahan, cezaevine girdi. Ancak kayınpederinin şikâyetçi olmaması ve delil yetersizliği nedeniyle suçsuz bulundu ve İstanbul’a yerleşti.

Fahri Kayahan’ın hayatı muammalarla dolu olduğu için hakkında anlatılanlar da zaman içinde birer efsaneye dönüşür. Kısıtlı bilgiler etrafında oluşturulan senaryolar Fahri Kayahan’ın gerçek hayat hikayesine ulaşmayı imkânsız kılar. Bu yüzden Fahri Kayahan hakkında bahsedilenler çoğunlukla rivayetten ibaret kalır…

Fahri Kayahan, 1918 yılında Malatya’da dünyaya gelir ve ortaokul ile lise eğitimini yine burada tamamlar. Babası, dönemin Malatya’sında en büyük manifatura dükkânının sahibidir. Genç Fahri de bu dükkânda çalıştığı için her zaman özenle ve şık bir şekilde giyinir.

Fahri Kayahan’ın asıl tutkusu her zaman müzik oldu. Küçüklüğünden beri bir enstrüman çalmak, türkü söylemek ister. İlk önce bağlama çalmaya heves eder ve bir süre bağlama çalar. Daha sonra Karaköylü Reşat Dayı’dan tambur dersleri alır. Kayahan’ın müzik yaşamındaki en önemli olaylardan biri de bağlamayı bırakıp tambur çalmasıdır.

Genç Fahri, katıldığı bir düğün sırasında Fahriye isminde genç ve güzel bir kızla tanışır. Malatya’nın ileri gelen ailelerinden olan Hamikoğulları’ndan Hacı Ağa’nın kızı Fahriye ile 1933 yılında evlenir.

Hacı Ağa konağına iç güveyi giden Fahri kısa zamanda bu konakta yapılan müzik toplantılarının tanınmış simaları arasına girmeyi başarır. Konakta keman, piyano, ud, tambur gibi enstrümanlar bulunmaktadır. Hacı Ağa keman çalmakta, damadı Fahri de ona tamburu ve sesi ile eşlik eder. O yıllar Malatya’nın büyük konaklarında düzenli olarak müzikli ziyafetler olur, müzik halkın yaşamında önemli bir yer tutar ve bir çok insan enstrüman çalmayı bilir…

Bir süre sonra Fahriye Hanım hamile kalır ve 1934 yılında Suade ismini verdikleri bir çocukları olur. Fahriye ve Fahri Kayahan çifti mutluluk içinde yaşamlarını sürdürürler.

1936 yılının Ocak ayının son gününde, 30 Ocak’ı 31 Ocak’a bağlayan gecede, Fahri Kayahan’ın sonraki yaşamında derin izler bırakacak ve onu her zaman acı çekmeye mahkûm edecek bir olay yaşanır. Bu olay hakkında anlatılan birçok hikâye mevcuttur. Fahri Kayahan’ın hayatını değiştiren bu talihsiz olay şöyledir;

Fahri ve eşi yakın arkadaşının evine akşam oturmasına  gittiğinde, gazetede yer alan ünlü Hollywood yıldızının  fotoğrafları sohbetin konusu oldu.

Fahri, aktristin eşsiz güzelliği üzerine hayranlığınıı dile getirdi. Eşi bu konuşmayı duyarak kıskançlık krizine girdi.

Eve döndüklerinde aralarında büyük bir tartışma yaşandı. Fahriye Hanım, odaya girip kapıyı kilitledi. Kısa süre sonra odadan silah sesi duyuldu. Fahri, kapıyı kırarak içeri girdiğinde karısının hayatına son verdiğini gördü.

30-31 Ocak 1936 gecesi, Fahri'nin babasının Amerika'dan getirdiği tabancayla intihar eden Fahriye Hanım'ın ölümüyle ilgili olarak Fahri, iki ay boyunca Malatya Cezaevi'nde tutuklandı. Bazı iddialara göre, Fahri karısını kazayla vurmuştu. Olayla ilgili zaman içinde birçok farklı söylenti ortaya atıldı.

Kayınpederi Hacı Ağa'nın şikayetçi olmaması nedeniyle delil yetersizliğinden beraat eden Fahri, annesi, babası ve kızı Süeda ile birlikte İstanbul'a yerleşti. Hacı Ağa, olaydan sonra kemanını parçalar ve bir daha eline almaz. Yakınlarının Fahri'yi öldürebileceğini düşündüğü için Malatya'dan ayrılmasını tavsiye eder ve bu olaydan bir süre sonra 1939'da eceliyle vefat eder.