Gerek Yahudilerin gerek Hristiyanların içinde, bir kıyamet savaşına inananlar vardır. Bizde yer alan kimi rivayetlerde de, kıyamete yakın büyük bir savaşın olacağını, bu savaşta, günümüz tabiriyle “Siyonistlerin” mağlup olacağını okuruz. Yahudi ve Hristiyan gruplardan bazılarının “dünyayı kıyamet savaşına zorlamak” konusunu işlediklerini de okuruz. Mesela Evangelistlerin bu tarz bir yönelimde oldukları haberlere konu olur.
Kıyamet savaşı arzusunun temelinde, biraz da “İsa’nın yeniden gelişine” yol oluşturacağına inanan bazı Hristiyan gruplar vardır. Acaba Trump’ın “Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ediyoruz” açıklaması da buna yani “kıyamet savaşını zorlamaya” yönelik bir davranış mı? Böyle düşünülmüşse, dünya buna ne cevap verecek? Müslümanlar, Hristiyan ve Yahudilerden, bu kararı kabul etmeyecek ve Trump’a “hadi ordan” diyecek olanlar çıkar mı? Peki, Trump kendi ülkesinde zor günler geçirirken, aldığı kararla, Siyonistlerin desteğini almayı ve zorlukları yenmeyi amaçlıyor olabilir mi? Bu düşüncedeyse, Kudüs ve çevre coğrafyada oluşacak çatışma ortamları, kendisini daha da zora sokmaz mı?
İşin doğrusu, dünyayı büyük savaşlara sokanlara baktığımızda, akıl sağlıkları hala tartışılan insanların varlığı üzerinde durulur. Mesela Hitler’in ateşlediği 2.Dünya savaşı, yaklaşık 60 milyon insanın ölmesine yol açmış, ülkeler yerle bir edilmiş, dünya psikopat anlayışların elinde milyonlarca kez ağlamış, durmuştur. Bu savaşın yaraları hala sarılabilmiş değil…
1.Dünya savaşına dünyayı zorlayanlara yönelik suçlamalar da farklı değil… O savaşta da milyonlarca insanın ölümüne sebep olunmuştu. O tarihlerde ve onun öncesinde işgal ettikleri topraklarda, milyonlarca insanın ölümüne yol açan Fransa veya İngiltere’yi yönetenlerin yol açtığı trajedinin hesabı açık duruyor. Haddi zatında dünyayı Haçlı savaşlarına sürükleyenlerin de tartışılması gerekir zira onlar da çoğunluğu Müslüman 4 milyon insanı öldürdüler…
Hedeflerinde o zaman da Kudüs merkezli bir krallık vardı. Rüyalarla kitleleri yönlendirdiler.
Bu büyük savaşlara zemin hazırlayanların, aldıkları kararlarda, insanlık onuruna halel getirmeyen bir sonuç da oluşmadı. Zaten hesapları, insanlık onurunu ayakta tutmak değil, kendi iktidar yollarını sağlamlaştırmaktı.
Peki, iktidar yollarını sağlamlaştırabildiler mi? Onu da yapamadılar. İnsanlığın kazanımı olabilecek zenginlikler kül edildi, savruldu. Bugün Kudüs kararını alan Trump veya arkasındaki para babaları da, insanlığı değil çürümüş bir iktidarın ayakta kalmasını düşlüyorlar. Para ilahının, teknoloji ilahının gücüne güveniyorlar. Oluşabilecek intikam ateşini umursamıyorlar çünkü kendilerini “yenilmez, muktedir ilah” olarak görüyorlar. Oysa en felaket düşüş, gücün zirvesinde iken gerçekleşir, hep böyle olmuştur.
Trump ve arkasındakiler, sosyolojiyi önemsemeyenler grubuna dâhil olarak, bu şekilde yol alacaklarına, kesin olarak inanıyorlar. İşin doğrusu, savaşlarda hesaplanmış kesinlikler, yolun bir yerlerinde ters döner, girdaba dönüşür ve kendisini besleyeni yutar.
Bunlar düşünülmüştür elbette lakin “kıyamet savaşına” olan kesin inanış veya iktidarın devamı için desteği umulanlara duyulan mutlak itimat, bu tür büyük savaşları ateşleyenlerin gözlerini körleştiriyor.
Eğer o günün şartlarında, dünya Hitler’i iyi okusaydı, milyonlarca insan ölmeyecek, insanlığın hayrına kullanılabilecek zenginlikler heba edilmeyecekti. Kıyamet savaşı çıkarsa ne olur? Ağlayan sadece bir bölgenin insanı olmaz!