Kozmopolitanizm: Bütün evren yurttaştır. Kendilerini evrenin yurttaşı sayanların görüşü.
Irkçılık: Sadece aynı ırktır. Evrenin tek sahibi o ırk gibi bakarlar.
Kozmopolitanizm: Birliği ve çeşitliliği içerir. Bütün dünya bir ülkedir.
Irkçılık: Kendi ırkını öteki ırklardan üstün sayma ve siyasal tutumunu buna dayandırma eğilimidir.
Kozmopolitanizm: Evredeki bütün insanlar eşittir ve bütün insanlar yurttaştır.
Irkçılık: Sadece aynı ırktan insanlar eşittir ve bütün haklar sadece bu ırktan olan insanlara verilmelidir.
Kozmopolitanizm: Özünde çokluk vardır. İnsanlar insan olduğu için kabul edilir.
Irkçılık: Özünde teklik vardır. Tek millet, tek ırk, tek dil, tek din...
Kozmopolitanizm: Bütün insanların, hoşgörü içinde ve beraber yaşamasını ister.
Irkçılık: Sadece aynı ırktan insanlar bir arada yaşamak ister.
Kozmopolitanizm: Özgür düşünceli ve özgür yaşamı tercih eder.
Irkçılık: Sadece benimsedikleri ırk özgür olabilir.
Bunun gibi çok farka sahip olan Kozmopolitanizm ve ırkçılığı, birde ülkemizdeki farkına bakalım.
Öncelikle bilinmesi gerekir ki Türkiye’nin göç yolları üzerinde olmasından dolayı asırlar boyu farklı ırklara, farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde ise Avrupa’ya açılan kapıların yine ülkemizden geçiyor olması, birçok milletten insanın çeşitli sebeplerle buraya geliyor olması demektir. Bu nedenle ülkemiz birçok ırka ev sahipliği yapan kozmopolit bir ülkedir. Yıllar önce yerleşmiş ırklar dışında yaşamak için gelenleri, çalışmak için gelenleri ve son zamanlarda, özellikle Arap ülkelerindeki karışıklık ve bitmeyen iç savaşlar nedeniyle kaçıp gelenleri de sayarsak, Türkiye’de nüfusun kozmopolit yapısı anlatır.
Her şey iyi hoşta bu kozmopolit yapı sıkıntıya neden olmuyor mu?
Siz hiç, “misafir misafiri istemez, ev sahibi ikisini de!” diye bir atasözü duymuş muydunuz?
Bu atasözü derki; misafir, gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez. Gönlü ister ki bütün ağırlamalar, ikramlar kendisine yapılsın. Ev sahibi ise her misafire ayrı ayrı hizmet etmek zorunda kalır. Bazen hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye düşünür.
Bir örnek vermek istiyorum. Ülkemize misafir olarak gelen Suriyelileri ağırlarken, Suriyeliler birde baktı ki Afganlar yedikleri emeğe ortak çıkmış. Hiç kimse ev sahibine sormadan evin kapılarını açtığı için ev sahibinin doğal olarak gösterdiği tepki, bazı kesimler tarafından ırkçılık olarak kabul edilmeye başlandı.
Biz Türk milleti açlığın, sefaletin ortasında mücadele ediyor olsak bile, bir parça ekmeği dini, dili, ırkı fark etmeksizin paylaşırız. Çünkü biz “ne olursan ol yine gel!” felsefesiyle büyüyen insanlarız.
Türkiye’de Kozmopolitanizm’i savunan kesim nedense çok tepki topluyor. Bir örnek verecek olursam; dini, dili, rengi, ulusu ne olursa olsun “hepimiz kardeşsiz!” diyen halk, söz konusu LGBT+ olunca “hayır biz onlarla kardeş değiliz!” diyorlar. Nedeni olarak dini konular söyleniyor.
Şimdi soruyorum bu bir ırkçılık değil mi?
Çok iyi bilinmesi gerekir ki; cinsiyet ayrımcılığı bir ırkçılıktır.
Fatoş Karaoğlu - Malatya – [email protected] – 05 Eylül 2022