Elâzığ’da yer alan Harput Kalesi, milattan önceki dönemlere uzanan tarihi ile birçok kültürü günümüze taşımış önemli bir yapı olarak öne çıkıyor. M.Ö. 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından temelleri atılan bu kale, M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren Perslerin hakimiyetine girmiştir.
Zaman içinde birçok medeniyetin gözdesi haline gelen Harput Kalesi, 11. yüzyıl sonlarına kadar Bizans kontrolünde kalmış; ardından Çubukoğulları, Artukoğulları ve Selçukluların yönetimine geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, 1515 yılında kalenin yönetimini üstlenerek burayı stratejik bir merkez haline getirmiştir.
Kale, iç kale ve dış surlar olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. İçerisi, hastane, tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik ve cami gibi birçok yapıyı barındıran büyük bir mahalle görünümünde. Ayrıca, kalenin altında 100 basamakla inilen 36 metre derinliğinde bir zindan da bulunuyor.
Harput Kalesi, bölgedeki su kıtlığı sırasında ilginç bir şekilde Süt Kalesi olarak da anılmaya başlanmıştır. Urartular döneminde inşaatta kullanılan harcın su yerine sütle karıştırılması, bu ismin arkasındaki hikaye olarak biliniyor. Sütün bol olduğu bu dönemde hayvanlar sağıldıktan sonra, harç süt ile karıştırılarak kalenin yapımında kullanılmıştır.
Tarihi boyunca birçok kuşatmaya direnen Harput Kalesi, şehrin birçok noktasından görülebilen stratejik bir konumda yer almaktadır. Ziyaretçiler, bu büyüleyici tarihi yapı sayesinde geçmişin izlerini keşfedebilir. Harput Kalesi, sadece bir kale değil, aynı zamanda tarih, kültür ve efsanelerle dolu bir serüvenin kapılarını aralıyor.