Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve cinayetler, her geçen gün artarak toplumsal bir yara haline geliyor. İktidar kanadı, "Küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddeti siyaset üstü bir anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz" gibi açıklamalar yapsa da, alınan önlemlerin yetersizliği ve cezaların caydırıcı olmaması nedeniyle cinayetlerin önü bir türlü kesilemiyor. Son 24 saat içinde beş kadın, çeşitli nedenlerle yaşamını kaybetti. Bu olaylar, kadına yönelik şiddetin ne kadar yaygın ve sistematik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Antalya: Maddi Sorunların Bedeli
Antalya'da 26 yaşındaki hemşire Sevcan Demir Sakman, eşi Halit Can Sakman tarafından satırla öldürüldü. Çiftin 2 aylık evliliği, maddi problemler nedeniyle sürekli tartışmalara sahne oluyordu. Son kavga, Sevcan'ın hayatına mal oldu.
İstanbul: Boşanma Sonrası Şiddet
İstanbul'da boşanmalarına rağmen aynı evde yaşamaya devam eden Gülnur Akalın ve Tuncer Batmaz arasında çıkan tartışma, trajik bir sonla bitti. Tuncer Batmaz, mutfaktan aldığı bıçakla Gülnur'u öldürdükten sonra aynı bıçakla intihar etti.
Konya: Uzaklaştırma Kararı İşe Yaramadı
Konya'da hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Yusuf Adıyaman, çocuklarını görme bahanesiyle gittiği evde eşini katletti ve ardından aynı silahla intihar etti. Olay yerine ulaşan ekipler, KADES uyarı butonuna çiftin çocuklarının bastığını tespit etti.
Tekirdağ: Emekli Polisin Şiddeti
Tekirdağ'da emekli polis Halil Avşar, eşi H.A.'yı eşarpla boğarak öldürdü. Fail, olay sonrasında yakalanarak tutuklandı.
İzmir: Sokak Ortasında Cinayet
İzmir'de O.G., sokak ortasında tartıştığı eski sevgilisi Fatma K.'yi döverek öldürdü.
Cezasızlık ve Önlemlerin Yetersizliği
Bu cinayetler, Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede alınan önlemlerin yetersiz kaldığını bir kez daha gözler önüne serdi
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2024 yılında şu ana kadar 296 kadın cinayeti işlendi
Kadına yönelik şiddet ve cinayetler, Türkiye'nin en acil toplumsal sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Cezaların caydırıcı olmaması, koruma kararlarının etkin bir şekilde uygulanmaması ve İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası taahhütlerden vazgeçilmesi, kadınların yaşam hakkını tehdit ediyor. Kadınların güvende olmadığı bir toplumda, gerçek anlamda bir ilerleme sağlamak mümkün değil.
