Bir kurban bayramını da daha geride bıraktık. Son hızla yalnızlığa doğru yol alıyoruz. Ekonomik sıkıntıların gölgesinde geçen ve yalnızlaşan insanoğlu için bayramlarında eski tadı tuzu kalmadı. Kimin yanına varsak, geçmişten dem vurup, geçmişte yaşanmışlıklara özlemlerini dile getiriyor.

Artık eskisi gibi çocuklarda şeker toplamaya gelmiyor. İnsanlar birbirlerinden kaçıyor. Nerde o cıvıl cıvıl şenlik havasında geçen ve özlenen bayramlar? Birlikte dayanışma içinde imece usulü yapılan tatlılar sadece anılarda kaldı galiba.

İnsanlar tesadüfen de olsa yan yana geldiklerinde bile konuşmuyor, cep telefonlarına bakarak zamanı geçiriyorlar. Çünkü yaratıcı zekâ kendini robotsal zekâya teslim etmiş durumda.

Gülmeyi unuttuk. O kadar uzun süre gülemedik ki, gülme kaslarımız kireçlenme yaptı. 1809 yılında yayınlanan ‘’Philosophie Zoologique’’ adlı eserinde Fransız zooloğu Jean Baptiste Lamarck şöyle tanım yapmıştı.’ ’Eğer bir organ fazla kullanılıyorsa, o organ gelişmesini sürdürerek daha etkin bir yapı kazanır.’’  Yani biz beynimizi ve mutlu olmayla ilgili organlarımızı yavaş yavaş kaybediyoruz.

Bayram demek; sevinç, paylaşım, dostlukların perçinlenmesi, kırgınlıkların yok edilmesi, küslerin barıştırılması gibi olumlu duygu ve düşüncelerin zirve yaptığı günlerdir. Peki, son zamanlarda bu duyguları yaşayabiliyor muyuz? Diye sorsam, nerde o günler cevabını duyar gibiyim. Bayram artık zorluk, korkunç harcamalar, insanlardan kaçış, torun ve çocuklardan saklanış (harçlık verememeden kaynaklı) gibi olumsuz düşüncelerin hâkimiyetinde geçecek zamanla eş anlamlı hale geliyor.

Zamanla insanlar, anılar, duygular değişiyor. Yaşanılan ekonomik süreç bayramları da olumsuz etkiliyor. İnsanlar kendini öyle bir zaman telaşına kaptırmışlar ki sadece günü nasıl geçirecekler, onu düşünür olmuşlar. Yarınlarla ilgili hayal kuracak ne zamanları ne de ekonomik koşulları uygun

Geçmişe duyulan serzenişin sebeplerini, tabi ki o günün koşullarıyla değerlendirmek gerekir. Örneğin iletişim bu kadar gelişkin olmadığı için insanlar bir birinden bi haberlerdi ve daha mutluydular. Şimdi yaşanılan trafik kazaları, doğal afetler, depremler, sağlık sorunları, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, bireyselleşen ve egoları tavan yapan, doyumsuz âdemoğlunu da hesaba katmak lazım. Yani mutsuzluk için her şey hazır.

İnsanoğlu öyle bir hale geldi ki; bayram kutlamasını bile hazır kalıp cümlelerle, emojilerle yapıyorlar. Çünkü içtenlik, doğallık, samimiyet yerine yapaylık daha cazip. Çünkü okumuyoruz. Çünkü birlikteliğe ve beraberliğe gereken önemi vermiyoruz. Çünkü sindirildik. Çünkü biz olamıyoruz. Çünkü sevgiyi, saygıyı yok ettik. Çünkü, çünkü… diye sıralayabiliriz.

Hep zor olanı seçiyoruz. Hâlbuki el ele verebilsek aşamayacağımız sorunların olmadığını göremiyoruz. Paylaşarak büyüyeceğimizi hala anlayamadık.

Yüreğinize ve yanağınıza bir gülümse kondurabilme umuduyla geçmiş bayramınızı kutluyorum.

Farklı bir bakış acısı ve gündemle 24.06.2024 Pazartesi tarihli yazımızda buluşmak ümidiyle…

Saygılarımla…