Bugün, her anını yaşadığımız depremin bir ayı geride kaldı. Yıkımları, kayıpları, hüzünleri, öfkeleri, feryatları-figanları, enkaz altında ve ütünde olanların milyonlarca karelik dramların şahidi olduk.

Halk, yara sarmada her zaman devletten önce davranır. Çünkü halk zaten işin içindekidir. Halk, devleti doğuran rahim olarak halen de acının tam ortasındadır.

Devletin toparlanması ise zaman alır.

Öyle de oldu.

Derken devlet tüm kurumlarıyla toparlanarak halkın yanında durma nöbetini devralır.

On bir ilde 7.7-7.6’ lık yıkımlar olunca, Milli Mücadele ruhuna sahip halkımız devlete de moral vererek işe dahil oldu. Devletin acıyı yönetmesine gelince, bu bir hukuk ve ahlak sorunudur. Hukuk ve ahlak gereğince işler yönetilmezse devlet, hukuk ve ahlak karşısında acze düşer. Vicdana kabul ettiremez bazı şeyleri. Birkaç günah keçisi vaziyeti kurtarmaya yetmez. Helalleşme de olmaz. Hak-Hukuk süreci bittikten sonra helalleşme gündeme gelir. İşin başında kimse helalleşmez. Göz göre göre gelmişse yıkım, yeryüzüne saldırı yapan, arzın dengesiyle oynayan, gözü bürüyen/kör eden rant tetiklemişse arzın faylarını, arz kendi kaderi ile tepki verir, insan da kendi eliyle yaptığının bedelini öder.

Yinelersek deprem arzın kaderidir, insanın değil.

İnsanın emrine verilen, insana baş eğdirilen arz, kendi kaderini iktidarların keyfi hırslarına teslim etmez. İnsan arza zulmederse arz öfkelenir. İnsan sapkınca hırslara meylederse yüreğine fay hatları yürür. Bozulan iktidarlar zalimleşen halkların aynasıdır. Halk zulmü içselleştirirse iktidarlar da halkı yoldan çıkarır. İktidarlar yoldan çıkınca da halk bedel öder. Dolayısıyla hiç kimse bu döngüde Allah Teala üzerinde yorum yapmasın. Allah Teala kurallarını koyar , insan ister uyar ister uymaz. Serbesttir.

İktidarlar bir süre sonra kısır döngüde bocalamaktan kendini alamazlar.

Şu hükümetler sorumludur, falan –filan yerel yöneticileri ve meclisleri sorumludur ,filanca depremden sonra gerekli yasalar çıkarılmadı, çıkarıldı da uyulmadı, uyulmadığı kontrol edilmedi, uymayanlara müeyyideler uygulanmadı, rant gözleri kör eti de tarım alanları imara açıldı, açıldı da hakkı olandan fazla katlar, yoğunluklar verildi…

Bu tür yorumlar çoğaltılabilir.

“İnsan akletmezse başına pislik yağar” diyor ayette mealen. Her manada pisliğe batınca Nasrettin Hoca’nın mantığı gibi bir mantık tutmaz: Şuna değmiş buna değmemiş!

Şuna değmiş buna değmemiş, şu /şunlar hatalı…filanlar da hatasız manasındadır…

Her çıktı yönetsel ahlakın çıktısıdır. Birkaç ahlaksız derdest edilince sorun çözülmüyor.

Göz göre göre gelir yıkım.

Kuralınca gelir.

Göz göre göre rant paylaşımları aslında deprem ve bilumum afetleri bar bar haber veriyordu. Kulaklar sağır, gözler körse arz ne yapsın?

Arz kaderin kurallarını devreye sokar. Kader , iktidar ve mikdar aynı kökten gelir. Arz mikdarınca uyarı verir, iktidar kendine gelirse ne ala! Gelmezse başka depremlere kalır iş… Siyasal depremler dahil olur işe…

Ben bir hekimim. Hekimler bu süreçte de kendilerine düşenleri yapmaya çalışıyorlar. Şimdi kendilerine ahlaki bir görev düşüyor: Lütfen suçlulara Alzheimer, Demans, Parkinson , Parkinson Plus vb raporlar vermesinler. Darbeciler zaman zaman bu türden raporları alıp yaptıkları darbelerden yakalarını kurtarmaya çalıştılar. Şimdi de muhtemeledir ki kolektif suçlular bu raporlara sığınarak kurtulmaya çalışmayı hayal edecekleridir. Düşünsenize suçlu-günahkar bir yerel yönetici mahkemede şöyle diyor: A! Ben mi belediye başkanıymışım! Hem de büyükşehir belediye başkanı!

Bu hayret ifadelerini düşünsenize … Suçlular ellerinde raporla geziyorlar.

Sahi deprem mi olmuş! Deme! Yazık be! Allah suçluların belasını versin!

Suçlu da kim? Kimler?

Biz yine de “AMİN !” diyelim! Hazır aklımız başımızdayken.

Bir de şuna değinmeli: Halkın unutmasını engelleyen bir ilaç/ilaçlar var mı? Halkın hafızasını canlı tutan…

Sağıyla soluyla helalleşir de iş işten geçebilir!

Aklımız başımızda olursa belki arzdan özür diler, arz özrümüzü kabul ederse onunla helalleşiriz. Ben bedeli ödedim sen de beni akılsızlığa karşı bilinçlendir! Belki böylece işimi daha ahlaklı yaparım, daha adil olurum! Sana yüklenen kaderi iktidarların ayakları altında ezmem!

Belki tüm kurumlarıyla adil yönetimler için çabalarım!

Belki kendime gelirim!

Hesap sorarım…

Takipçisi olurum yargı süreçlerinin.

Yoksa unuturum…

Bakarsın affetmişim suçluyu!

Ey arz lütfen bana süre ver!

Sana hakim olan kuralları kendi hayatıma hakim kılarım…

Mizanı bozmam o zaman, sana zulmetmem, kendime zulmetmem…

DEPREMDEN SONRA BOYLE OLUR MU?

Kirlerimizden kurtulabilir miyiz?

Arınabilir miyiz?

İnsan olabilir miyiz?

İnsanca bir hayata yeniden talip olabilir miyiz?

Keşke bu mümkün olsa! Keşke kandırılmadan acılarımızdan, kayıplarımızdan dersler çıkarabilsek…

Dua da edebilsek: Allah’ım içimizdeki akılsızlardan dolayı daha büyük belalar verme! Bize akıl ver! Bizi her türlü bozulma, kirlenme ve çürümeden azad et! Bize katından AKIL GÖNDER!