Kazak Abdal'ın kaleminden dökülen bu türküde, hiciv unsurlarıyla harmanlanan bir öykü karşımıza çıkıyor. Peki, bu türküde neler var? Eşek neden çayıra salındı? Zalim ağanın sonu ne oldu?
"Deve kadar yük taşır, pire kadar can taşır."
Bu benzetme, ağanın güçlü görünmesine rağmen aslında zayıf ve korkak olduğunu gösterir. Ağır yükler taşıyabilen bir deve gibi görünse de, bir pire gibi kolayca ezilebilecek kadar zayıftır. Bu benzetmeyle ağanın gerçek gücü sorgulanır ve halk karşısındaki kibirli tavrı hicvedilir.
Ağanın Mal Varlığına Düşkünlüğü:
"Eşeği saldım çayıra, ağam ağlar aman aman."
Türkünün nakarat kısmında geçen bu sözler, ağanın değer verdiği tek şeyin mal varlığı olduğunu ve halkı umursamadığını vurgular. Eşeğinin kaybolması karşısında duyduğu üzüntü, halkın yaşadığı zorluklara duyduğu kayıtsızlığa tezat oluşturur. Bu da ağanın bencil ve çıkarcı karakterini açıkça ortaya koyar.
"Ağamın zulmü çoktur, aman aman."
Bu sözlerle ağanın halka yaptığı zulümler dile getirilir. Ağa, gücünü ve yetkisini kullanarak halka eziyet etmekte ve onları sömürmektedir. Bu durum, halkın yaşadığı adaletsizliği ve çaresizliği gösterir.
"Bir araya geldik biz, saldık eşeği çayıra."
Türküde halkın bir araya gelerek ağaya karşı nasıl direndiği anlatılır. Eşeği çayıra salmak, ağaya karşı bir meydan okumadır ve halka yapılan zulmün artık kabul edilemez olduğunu gösterir. Bu olay, halkın gücünü ve dayanışmasını vurgular.
"Ağam yalvarır aman aman, getirin eşeğimi."
Eşeğinin kaybolmasıyla paniğe kapılan ağa, halka yalvarmaya başlar. Bu durum, ağanın aslında ne kadar zayıf ve güçsüz olduğunu gösterir. Halk karşısında kibirli ve zalim tavrını sürdüremeyen ağa, çaresizliğini açıkça belli eder.