Bugüne kadar 15 ülkenin parlamentosu ve ABD'nin 16 eyaletinin meclisi Hocalı'da yaşananları kınayan ve soykırım olarak gören kararları kabul etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ Savaşı içerisinde yapılan en büyük katliam olarak niteledi. Azerbaycan Parlamentosu katliamın "soykırım" olduğunu ilan etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü, sivil ölümlerden Karabağ Ermeni güçlerinin doğrudan sorumlu olduğunu belirtti. Azeri güçlerin sivillerin kaçışını engellediğine ve sivillere ateş açtığına dair argümanı destekleyen herhangi delilin içermediğini ifade etti. Azerbaycan; yaklaşık 30 yıl önce Ermenistan tarafında işgal edilmiş topraklarını 44 gün süren ikinci Karabağ Savaşı ile geri almıştır. Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali sırasında toplamda 20 bin civarında Azerbaycanlı şehit olurken, 100 binden fazla kişi yaralandı. Sivillere yönelik de yapılan saldırılar neticesinde günümüze kadar toplam mülteci ve göçmen sayısı da 1,5 milyon kişiyi aşmış durumda. Bölgedeki sivil halkın kullandığı altyapı ve kurumlara yönelik tahribatlar neticesinde ise 7 bin devlet dairesi, 750 okul, 680 tıp merkezi ve 1 milyondan hektardan fazla tarım bölgesi zarar gördü.Ermenistan ordusu, Azerbaycan Türklerine ait tarihi coğrafyada yer alan kültürel varlıklara da zarar verirken, toplam 950 kütüphane, 44 mabet ve 9 mescit tahrip ederek kullanılamaz hale getirmiş. Uluslararası hukuku da hiçe sayarak işgalini sürdüren Ermenistan’ın bölgede yarattığı maddi kaybın ise toplamda 320 milyar doları aştığı tahmin ediliyor.[1] 44 gün süren savaş, Ermenistan, sivil yerleşim yerlerini özellikle hedef almıştır. Korku ve yıldırma yolu ile Azerbaycan halkının direniş iradesi kırılmaya çalışılmıştır. Misket bombası gibi hedef gözetmeyen yasak silahların kullanıldığı tespit edilmiştir. Ermenistan bu savaşta saldırıları sadece askeri hedeflere yönelik değil, sıklıkla sivil yerleşim alanları hedef almıştır. Ermenistan savaş alanından oldukça uzakta bulunan yerleşim yerlerini bile hedef almıştır. Bu saldırılar sırasında çocuk ve kadın dahil çok sayıda masum insan hayatını kaybetmiştir. Ermenistan silahlı kuvvetleri pazar yerlerini, ambulansları, okulları ve mezarlıkları vurmuş; elektrik, su, doğal gaz, iletişim gibi altyapı tesislerini hedeflemiştir. Ermenistan'ın sivillere yönelik saldırıları, kasten sivil halka yönelik veya çatışmalara doğrudan taraf olmayan sivillere karşı saldırılar gerçekleştirmenin savaş suçu olduğunu düzenleyen Roma Statüsü'nün 8(b) maddesini açıkça ihlal etmektedir. Benzer şekilde, Ermenistan'ın sağlık binalarına, ekipmanına ve personeline yönelik saldırıları da Birinci Cenevre Sözleşmesi'nin 35. maddesini ihlal etmektedir. Altyapı tesislerine yönelik saldırıları ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 24. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.Çatışmalarda kullanılan yöntemler kadar kullanılan silahlarında niteliği de hukuken önem arz etmektedir. 27-28 Ekim tarihlerinde Berde şehrine yapılan saldırının yasaklanmış silahlarla yapıldığı görülmüştür. Bu bağlamda, Berde’de misket bombası (cluster bomb) kullanıldığı ispatlanmıştır. Berde’de bu türden bir silahın kullanıldığı İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) tarafından da teyit edilmiştir.İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu heyetinin sahadaki bulgularla teyit ettiği üzere, Ermenistan’ı savaşa sürükleyen ve bu savaşı yöneten sivil ve asker yöneticiler, sivillere karşı işledikleri savaş suçlarından dolayı uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmalı ve yol açtıkları zararlar tazmin edilmelidir. BM Güvenlik Konseyinin harekete geçirilmesi için ivedilikle bir özel raportör atamalı, aynı şekilde Avrupa Konseyi de bu hususu gündemleştirmelidir. Sivil halkın hayat hakkının ihlal edilmesi aynı zamanda hem Ermenistan’ın hem de Azerbaycan’ın taraf oldukları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 2. maddesinin açık ihlalidir. Ayrıca, sivillere ve sivil altyapıya yönelik kasıtlı saldırılar, AİHS’nin 14. maddesinin de ihlali olarak kabul edilebilir. Zira saldırılarda milliyet ve etnik kökene dayalı olarak ayrımcılık sureti ile Sözleşme’de koruma altına alınmış haklar ihlal edilmektedir. Sivil mülkiyete zarar verme, mülkiyetin kullanılmasının engellenmesi, AİHS I No.lu Ek Protokol’ün 1. maddesinde tanımlanan mülkiyet hakkının da ihlalini oluşturmaktadır. Bu kadar çok belge, bilgi ve tanık ortada iken uluslararası hukuk mekanizmalarının Ermenistan hükümetine ve savaş suçlularına yönelik susmaları, uygulanması gereken yaptırımları devreye sokmamaları düşündürücüdür. SSCB’liğinin dağılması sonrası Azerbaycan topraklarının bir kısmını işgal eden Ermenistan’ın Hocalı başta olmak Dağlık Karabağ’da yaptığı soykırım, katliam, tahribat ve zulme karşılık derhal hesap vermelidir. Bizler soydaşlarımızın uğramış olduğu bu haksızlık karşısında uluslararası toplumdan suçluların cezalandırılmasını talep ediyoruz.

Dr.İmbat MUĞLU

[1] https://www.aa.com.tr/tr/azerbaycan-cephe-hatti/azerbaycanin-isgal-altindaki-topraklari-karabag/1989594