Hiçbir kişisel çıkar bulunmadığı zaman; iyi yazılır, iyi düşünülür. Andre Gide Yazmak belki süreklilik gerektirir; ancak insan ruhu buna direnir. Her zaman konuşmak nasıl mümkün değilse, yazmak da öyle bir şeydir. Yazmak için, içinizde bir kıpırtı olmalı, sizi yazmaya davet eden bir ses. Dünden beri, yeniden köşe yazmak için bir ses çağırıyor beni. Sesin tonu, rengi iyimser. İnsan güleç kelimeler arıyor bazen. Bir ağacın dalındaki yaprakların parlaması gibi, kimi sözcükler insanda iyi duruyor, yakışıyor konuşmaya. Bu tür sözcükler, elinden tutuyor cümlenin ve sürüklüyor öteki sözcükleri. Yazmak için bunlar yeterli midir peki? Belki başlangıç için öyle, ancak içinizde birikmiş sözcükleriniz, konuşmayı özlediğiniz mevzularınız, heyete dokunacak elleriniz olmalı. Edebiyat, bütün bunları kuşatır ve insanı inceltir, nezaketi artırır, sözlere kıvam verir. Sonra oturur yazar, kendi penceresinden bir yağmur şarkısını dinleyerek etrafına topladığı düşleri sözcüklere fısıldar.,. Yazmak; biraz da böyle bir şeydir sanırım, düşler, sözcükler, cümleler ve insanın kadim geçmişinin hafızası, birikimi… Kendini anlatma, ifade etme meselesi… Yazmanın kalıcılığı, yıllar sonra bile tazeliğini koruyabilmesi, kendini hatırlatması ne güzel şeydir! Şehrin akışı içinde kendimizi kaybediyoruz bazen. Soluklanacağımız bir yer arıyoruz. Yazmak iyi “bir durak”, iyi bir “liman” olma teminatı sağlıyor çoğu kez. Şehrin kıyılarına vuruyoruz ya kendimizi; tam o yerlerde insan düşlerini hatırlıyor, söyleyecek sözlerini, unutturttuklarını hatırlıyor belki de. Kaleme sarılmak, bir klavyenin tuşlarına dokunmak, duygu ve düşünceyi parmaklarınızın ucundan akıtmak… Yazma düşü, sürükleyicidir de; insanı bir dalga gibi alır, bir kıyıdan başka bir kıyıya taşır. Ses, söz, yazının akrabalığı, insana dair en eski hikâye olsa gerek. Yazmak; tılsımlı bir iştir de. Yazının tılsımı, akıp giden düşlerdedir; belki de baharın yağmurunda, nisan için gün saydığımız takvimde. Unutmadan, bir kitabın sayfalarında aramalı insan kendini, bir şiirin akışında, bir akşamüstü sohpetinde. En yaralı yanlarımız ve en sevinçli kanatlarımız buradadır çünkü; sözü uzatmaya gerek yok; yazmanın düşüdür yazmayı var eden!
Trend Haberler

TOKİ’nin listesinde Malatya’da var: Tarih 16-17 Nisan!

Malatya’nın Değeri Bilinmeyen İlçeleri Belli Oldu

2225 yılındaki Malatya nasıl olacak? Yapay zeka çizdi

Malatyalı başkan dünya ve Avrupa'ya damga vurdu!

Malatya’da Kurbanlık Fiyatları Ne Kadar Olacak?

Malatya’da 100 bin konutun temeli atıldı