Yengeç Sepeti Sendromu’nun çıkış noktası, insanların birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek engellemesidir. Tabii ki sonunda kimse kazanamaz.

        Amerikalı eğitimci Stephen Covey, ''The 7 Habits of Highly Effective People' adlı kitabında bu zihniyetin özelliklerini sıralarken şu ifadeleri kullanıyor: “Bu tür insanlar her şeyi kazanmak ve kaybetmek olarak yorumlarlar. Ortada bir şeyden belli bir miktarda vardır ve başkası alırsa bana bir şey kalmayacak, diye düşünürler.'

       Aziz Nesin’in bir kitabında Türk insanını anlatırken kullandığı, hırs ve kıskançlıkla birbirini çekemeyen insanların birbirine davranış biçimi.ayak kaydırma yolunun en güzel tarifi.en yakın örnek hiç uzağınızda değildir.Herkes bir defada olsa bu yengeç gibi tam sepetten çıkacakken tutulup bacağından aşağıya çekilivermiştir.                    

        Filipinliler arasında popüler olan kavram, ilk olarak aktivist yazar Ninotchka Rosca tarafından kullanılıyor. “Ben sahip değilsem, sen de olamazsın.”, “Ben başaramıyorsam, sen de başaramazsın.” anlayışını ifade eder. Bazı insanlar, bencilce davranarak hırslarını ön plana alarak başarmanın yolunun başkalarını geride tutmak olduğunu düşünürler. Kendileri ulaşamıyorsa, sizin de hayalleriniz, hedefleriniz uzak olmalıdır. İstekleri budur. Rekabetçi duygularla, hasetlik ve kıskançlıkla çabalarınızı sabote etmeye çalışırlar.

       Yengeç zihniyetine sahip kişiler, gruplarında diğerlerini aşarak başarılı üyelerin önemini azaltmayı hedeflerler. Onlar başarısızken başkalarının başarısını izlemek yerine, çökmelerini beklerler. Mutlu anlarda bile eleştirecek noktalar bulabilirler. Ama eleştiri duymak istemezler. Empati ve merhametten yoksundurlar. Başkasına yardımcı olmak, kendimize yardımcı olmaktır aslında. “Love your neighbour as thyself.” sözü aklınızda bulunsun. Paylaştıkça çoğalır insan.

     Covey’e göre insanların başarılarının iyi yanlarını düşünmek, onların iyiliğini istemek ve onların elde ettikleri başarıların bizim başarılarımıza da katkı sağlayacağına inanmak, bu psikolojiden çıkışın anahtarıdırı. Hele ki geçmişteki hatalarımızdan ders çıkarabildiğimiz ve onları tekrarlamadığımız müddetçe, her türlü olumsuz düşünceden ve alışkanlıktan kurtulabiliriz. Herkesi içten içe yiyip bitiren ‘yengeç kovasından’ çıkmanın yolu da aslında budur: Değişime izin vermek ve olumlu telkinlerde bulunmaktır.

           Zamanınızın çoğunu birlikte geçirdiğiniz insanlara dikkat edin. Jim Rohn; “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Aile üyeleriniz, çalışma arkadaşlarınız, yakınlarınız size yengeç sepeti sendromu yaşatan kişiler olabilirler. Zorunlu nedenlerle ilişkimizi tamamıyla koparmamızın mümkün olmayacağı durumlar varsa da hayatınıza yön verecek olan kişi sizsiniz. Kiminle, ne kadar vakit geçireceğinizi iyi belirleyin. Benzer hedeflerinizin olduğu kişilerle bir aradaysanız, başarınız katlanır. Durumun farkına varmak gerekiyor. Olumsuz düşüncelerle dolu ortamda kalmak yerine, enerjinizi yardımlaşabileceğiniz, birbirinize ilham verebileceğiniz kişilere yönlendirin.

       Yengeçlerin sizi hedeflerinizden ve hayallerinizden uzaklaştırmalarına, üretkenliğinizi azaltmalarına izin vermeyin. Bizim hayatımız, bizim seçimlerimiz. Kovadaysak da çıkmayı başarmak bizim elimizde.Diğer yengeçlerden kendinizi korumanız dileğiyle …..

       Saygılarımla