Pencereden dışarıya bakıyorum kar yağıyor, he taraf beyaza bürünmüş. Kar adeta bütün eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, pisliklerin üzerini örtmüş, insanlığın önüne beyaz bir sayfa açmış.
Her şey yeniden yazılsın oyunun kuralı yeniden konulsun diye.
Yoksa eşitsiz ve adaletsiz bir dünya düzeni; insanlığı adeta bir felakete doğru sürüklüyor.
Kapitalist sömürü hızla insanlığı ve doğayı tüketiyor.
Bir türlü doymak bilmiyorlar.
Daha çok üret.
Daha çok tüket.
Daha çok kazan.
Bunun için her yolu mubah sayıyorlar.
Bunun için gerekirse savaş çıkarıyorlar. Gözlerini kırpmadan insanların üzerine bomba yağdırıyorlar.
Kardeşi kardeşe düşman edip, kan döktürüp silah satıyorlar.
Gerekirse reklam silahını kullanıp, insanların tüketim arzusunu kışkırtıp, kârlarının üzerlerine kâr katıyorlar.
Parası olana bu dünyayı cennet, parası olmayana da cehenneme çeviriyorlar.
Ama artık denizin sonu gözüküyor. Dünya, kapitalizmin üretim ve tüketim çılgınlığını kaldıramıyor.
Doğanın dengesi bozluyor:
Atmosfer ısınıyor, buzullar eriyor!
Ormanlar hızla yok oluyor!
Toprak çoraklaşıyor!
Sular kuruyor!
Kanser salgına dönüşmüş nerdeyse!
Her yıl yeni bir virüs insanlığı tehdit ediyor!
Dünya artık bu yükü taşıyamıyor.
Taşıyamadığı için bir yerden sel felaketi, bir yerden hortum, bir yerden tsunami haberleri geliyor!
Ya kuraklık, ya da felaketle sonuçlanan aşırı yağış, yani ortası yok iki uçta savrulup duruyoruz.
Ya eski alışkanlıklarımızdan vazgeçip, yeni bir sayfa açacağız, yeni bir sözleşme yapacağız.
Evrenin her parçasının kutsal olduğunu kabul edip; doğayı, çevreyi ve insanı hızla tüketip yok etmekten vazgeçeceğiz.
Gelir dağılımında adaleti sağlayıp, insanlığın ihtiyacı kadar üretip, aşırıya kaçmadan ihtiyacımız kadar tüketeceğiz.
Ya da hep birlikte insanlığın sonunu hazırlayacağız.
Kızılderili lider Şef Seattle’nin Amerikan başkanına gönderdiği mektupta belirttiği gibi; “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmen bir şey olduğunu anlayacaktır.” Ama iş işten geçecektir.