Seçim denildiğinde akla ilk gelen afişler, şehrin belirli noktalarına asılan bayraklar, partilerin giydirme yaptırıp müzik çalması için sokağa saldığı araçlar, ziyaretler, toplantılar, mitingler oluyor…
Malatya’da sadece aklımıza bunlar gelmiyor! Reklam panoları adayların resimleriyle doldu taştı. Hadi onu anladık, kent merkezinin girişinden çıkışına, ilçelerin yol kenarlarına kadar adayların fotoğraflarının olduğu panolar…
Kafanızı nereye çevirirseniz mutlaka bir adayın fotoğrafını görüyorsunuz. Bunu da geçtim. Ağacın üzerine neden adayın fotoğrafı yapıştırılır? Okulun duvarına peki?
Kim yapıyor bunları ya da kim akıl veriyor? “Efendim şu noktada mutlaka fotoğrafınız olsun mu?” deniliyor. O zaman bir akılda ben vereyim; net göremiyoruz, yaşanacak çok fazla ev maalesef yok, tam size uygun konteynerler var. Gelin konteynerlerimize yapıştırın fotoğraflarınızı daha yakından görelim.
Anlıyoruz seçim dönemi, kendinizi ön plana çıkarmak istiyorsunuz. Ama inanın bu vatandaşlar üzerinde pek etkili olmuyor. Var işte şehrin belirli noktalarında reklam panoları, her yere fotoğraf koymak nedir anlamış değilim. Seçmenlerin de panodaki fotoğrafa göre oy verdiğini hiç zannetmiyorum.
Belediye başkan adaylarının yanı sıra muhtarlarında bu furyaya katılmasıyla birlikte sabahtan akşama kadar değişik yüzleri görmeye başladık. Mahalleli seni tanımıyorsa, bilmiyorsa bir zahmet adayda olma zaten!
Oysa ne kadar önemlidir muhtarlık! Muhtara sorununu iletmek, çözümü o mevkide aramak ya da muhtarın mahallenin özellikle de kırsal bölgelerdeki bir mezranın sorununu siyasilere aktarması. Çocukluğumuzda böyleydi… Şimdi e-Devlet üzerinden birçok iş hallediliyor. Şu sıralar “Muhtarlık kaldırılsın” deniliyor ancak deprem döneminde ne kadar önemli olduklarını gördük. Muhtarlık oldukça önemli ancak şu da bir gerçek ki ‘partili muhtarlık’ gereksiz. Partici muhtar olmaz. Mahallenin dertleriyle ilgilenen, mahallelinin sorunlarına çözüm arayan muhtar olur. Bir parti için oy toplayan muhtar, muhtar olmaz.
Tabii bu başlı başına irdelenmesi gereken konu; biz esas meselemize dönelim…
Sosyal medya günümüzde oldukça etkin. Her adayın yaptığı çalışmalar artık saniyesinde paylaşılıyor. Sosyal medyayı kullanmayanlar ki sayıları oldukça azdır, onlarda bu dönemde adaylarla yan yana gelme fırsatı buluyor. Adaylar cadde cadde, sokak sokak, mahalle mahalle geziyor. İlçelere gidip halkla buluşuyorlar. Oldukça önemli çünkü deprem döneminde sınıfta kaldı yerel yönetimler.
Bir gerçek var; adaylar tamamıyla seçim havasında ama kent o havada değil. Ev yok, sanayide işçi yok hadi bunlar yerine gelir umut yok umut… Depremzedeler ayakta durmak için bir mücadele veriyor. O yüzden sokakta gezen adayın bir gülüşü, samimi ve içten sarılması umut veriyor. Fotoğraflar asla ve asla bunu sağlamıyor. Seçmen “Bu adayın fotoğrafı daha güzelmiş” diye oy vermiyor. Seçmen sizi tanımıyorsa vah ki vah…
Seçmen tanımadığı, bilmediği adaydan nasıl medet umacak. İnsanlar samimiyet arıyor. Bazen görüyor bazen de görmeyince tepki gösteriyor. O yüzden adaylar bir zahmet her yere resim asmaktan vazgeçip bizzat gidip dokunsunlar bu insanlara…
Şunu da belirtip bitirmekte fayda var; Yüksek Seçim Kurulu’nun illa ki kuralları var. Adayların fotoğraflarının asıldığı bazı yerler oldukça yanlış. Kim asıyor bilmiyorum ama adaylar bunları görüyorsa müdahale etmeleri gerekir.