Hüzünlü bakışlar arasında yavaş yavaş kaybolur bir sonbahar mevsimi. Yapraklar dökülür sessizce bulutların asık suratına aldırmadan. Yerçekimi kucaklar onların yerdeki yalnızlığını.

Doğa yorgunluğunu üzerinden atarken bir telaş başlar ruhunuzda. Duygular kendine yer arar sonraki mevsimin rezerve olmamış kıyılarında. Yaşam sarkacında; düşünceler umut yolculuğuna çıkar bir sonbahar mevsiminin bitiminde… Sütten kesilen ve annesinin arkasında koşan bir çocuğun çaresizliği gibi başlar her şey.

Uzaklaşan aylar, mevsimler kendi dünyalarına kapanır. Boranlardan geriye kalan dalgalar geleceğe yaslanan duyguları sıyırır geçer, anlık ruhsal ikilemlere aldırmadan…

Günler geçer, aylar sıralanır, yıllar geride kalır bir bir… Umut kelimesi hapsolur ruhunuzun çıkmaz sokaklarında… Yalnızlığın kırıntıları kendini dayatır zamanın ruhuna. Arayışlar başlar yaşama yeni heyecanlar, yeni başlangıçlar katmak için. Bazen esen ılık bir rüzgâr eşlik eder sizin dargın yüreğinize, bazen de fırtınalar eser kalbinizin derinliklerinde…

Bazı şeyler için geç olduğunu düşünürsünüz bir akşamüstü güneş batarken… Sevgiye emanet ettiğiniz kalbinizin boşlukları ya mutlulukla dolar ya da boş bir sepet gibi yanınızda durur. Elinizdeki tartı duygularınızın ağırlığını ölçmekte yetersizdir artık.

Sessizce ve derinden gelip hayatınıza anlam katan duygularınızın samimiyetini test etme aşaması çoktan bitmiştir. Sıkı sıkıya bağlandığınız, uğrunda feda ettiğiniz eksik yaşamlar, düşlerinizde gerçekliğe dönüşen düşünceler birer birer buharlaşır… Kendi dünyanızın gerçekleri ile yüz yüze kalmanın sınırının farkına varıp, bir tan vakti ruhunuzu dinlemeye vakit kalmadan bir yolculuğa çıkarsınız…

Yüreğinize doldurduğunuz umutları, sevinçleri, heyecanları, mutluluk zerreciklerini serpiştirirsiniz yol boyunca, başkaları da nasiplensin diye… Yol alırsınız düşlerinizin dünyasında, dönüp arkanıza bakmadan…

Bir anda her şeyi bırakırsınız bir kasım ayında. Önce hayallerinizi, sonra size zalimlik eden tutkularınızı… Yaşamınıza eşlik eden gerçekleri, karanlıklarda kaybolan anılarınızı, uslanmaz ihtiraslarınızı, yanık türkülerinizi, anlamsız sezgilerinizi, sınırsız telaşınızı, damlayan gözyaşlarınızı ve tanımsız duygularınızı bırakıp yeni bir sayfa açarsınız ruhunuzun en mutena yerinde.

Hayatınız artık boş bir sepettir, bazen dolduğunu düşünseniz de ruhunuzdaki yeri hep boş kalacaktır…